75- KIYAMET SURESİNİN KISA TEFSİRİ

KIYAMET SURESİNİN ANLAMI



"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"

Ayet: 1-11
Ey insanlar, kıyamet gününü ve kendi yanlışını kınayabilen (vicdanlı) kimseleri şahit tutarak yemin ederim ki, (ahiret / ahiretteki hesap bir gerçektir.) Öyleyse insanlar (ahirette) onların kemiklerini toplayamayacağımızı (yani onları diriltemeyeceğimizi) sanmasınlar. Doğrusu Bizim gücümüz onları (ahirette) -parmak izlerine kadar- (yeniden) düzenlemeye yeter. Ama İslam'ı inkar eden insanlar işledikleri günahları daha ileriye götürmek isterler ve (alay ederek): "Şu kıyamet günü ne zaman gelecekmiş / niçin hemen gelmiyor(!)" diye sorarlar. Ama (gökteki patlamalardan) gözler kamaştığında, Ay tutulduğunda ve Güneş ve Ay bir araya toplandığında, (yani kıyamet günü geldiğinde,) işte o gün, İslam'ı inkar eden insanlar: "Nereye kaçabiliriz?" diyecektir. Ama (o gün) onlar hiçbir destek göremeyecektir.
Ayet: 12-15
Ey elçi, işte o gün herkes Rabb'inin huzuruna varıp duracaktır. İşte o gün İslam'ı inkar eden insanlara yaptıkları ve yapmayıp erteledikleri her şey bildirilecektir. Doğrusu (o gün) İslam'ı inkar eden insanlar (yalan) mazeretler uydursalar da, başlarına ne (kötü cezalar) geldiğini görecektir.
Ayet: 16-19
Ey elçi, (bu ilahi kitabı / Kuran'ı ezberlemek için) acele edip dilini sürekli hareket ettirme. Doğrusu bu ilahi kitabı / Kuran'ı toplamak ve okutmak Bize aittir. Biz onu okuduğumuzda, onun içeriğine uy. Doğrusu bu ilahi kitabı / Kuran'ı (insanlara) açıklamak da Bize aittir.
Ayet: 20-25
Ama ey İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar, (ne yazık ki) siz ahireti bırakıp bu dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Doğrusu kıyamet günü (İslam'a inananların) yüzleri (mutluluktan) parlayacaktır. Onlar Rabb'lerine bakacaktır. O gün (İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin) yüzleri ise çok asık olacaktır; çünkü onlar kendilerine (cehennemde) ağır cezalar verileceğini düşünecektir.
Ayet: 26-30
Ama (ahireti ısrarla inkar eden) herkes öldüğünde ve 'Artık hiç kimse onu iyileştiremez!' denildiğinde, (bu dünyadan) ayrıldığını (ve ahirette hesaba çekileceğini) düşünecektir. O vakit (İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin) bacakları (korkudan) birbirine dolanacaktır. Ey elçi, işte o gün / kıyamet günü (tüm insanlar) Rabb'inin huzuruna gelecektir.
Ayet: 31-35
Ama (ne yazık ki bazı insanlar) gerçeklere / İslam'a / doğruluğa inanmadılar ve destek vermediler. Onlar gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayıp yüz çevirdiler ve kasılarak yandaşlarına gittiler. Bu yüzden ahirette onlara: "Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun! Sonra (tekrar) yazıklar olsun sana, yazıklar olsun!" denilecektir.
Ayet: 36-40
(Hayır!) İnkarcı insan (bu dünyada ve ahirette) başıboş bırakılacağını asla sanmasın! Doğrusu (bir vakit) o, akıtılan bir damlacık sıvıdan ibaretti; sonra ise, (anne rahmine) yapışan küçük bir parça oldu. Daha sonra Allah onu (bir insan olarak) yaratıp düzenledi. Böylece Allah erkek ve dişi çiftleri (yaratıp) var etti. Doğrusu Allah'ın gücü ölüleri diriltmeye de yeter.

سورة الـقـيامـة

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

لَٓا اُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيٰمَةِۙ ﴿1﴾ وَلَٓا اُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ ﴿2﴾ اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَلَّنْ نَجْمَعَ عِظَامَهُؕ ﴿3﴾ بَلٰى قَادِرٖينَ عَلٰٓى اَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ ﴿4﴾ بَلْ يُرٖيدُ الْاِنْسَانُ لِيَفْجُرَ اَمَامَهُۚ ﴿5﴾ يَسْـَٔلُ اَيَّانَ يَوْمُ الْقِيٰمَةِؕ ﴿6﴾ فَاِذَا بَرِقَ الْبَصَرُۙ ﴿7﴾ وَخَسَفَ الْقَمَرُۙ ﴿8﴾ وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُۙ ﴿9﴾ يَقُولُ الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ اَيْنَ الْمَفَرُّۚ ﴿10﴾ كَلَّا لَا وَزَرَۚ ﴿11﴾ اِلٰى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍۨ الْمُسْتَقَرُّؕ ﴿12﴾ يُنَبَّؤُا الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَاَخَّرَؕ ﴿13﴾ بَلِ الْاِنْسَانُ عَلٰى نَفْسِهٖ بَصٖيرَةٌۙ ﴿14﴾ وَلَوْ اَلْقٰى مَعَاذٖيرَهُؕ ﴿15﴾ لَا تُحَرِّكْ بِهٖ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهٖؕ ﴿16﴾ اِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْاٰنَهُۚ ﴿17﴾ فَاِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْاٰنَهُۚ ﴿18﴾ ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُؕ ﴿19﴾ كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَۙ ﴿20﴾ وَتَذَرُونَ الْاٰخِرَةَؕ ﴿21﴾ وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌۙ ﴿22﴾ اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌۚ ﴿23﴾ وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌۙ ﴿24﴾ تَظُنُّ اَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌؕ ﴿25﴾ كَلَّٓا اِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَۙ ﴿26﴾ وَقٖيلَ مَنْ ࣝ رَاقٍۙ ﴿27﴾ وَظَنَّ اَنَّهُ الْفِرَاقُۙ ﴿28﴾ وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِۙ ﴿29﴾ اِلٰى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍۨ الْمَسَاقُؕ ﴿30﴾ فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلّٰىۙ ﴿31﴾ وَلٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۙ ﴿32﴾ ثُمَّ ذَهَبَ اِلٰٓى اَهْلِهٖ يَتَمَطّٰىؕ ﴿33﴾ اَوْلٰى لَكَ فَاَوْلٰىۙ ﴿34﴾ ثُمَّ اَوْلٰى لَكَ فَاَوْلٰىؕ ﴿35﴾ اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًىؕ ﴿36﴾ اَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِنْ مَنِيٍّ يُمْنٰىۙ ﴿37﴾ ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوّٰىۙ ﴿38﴾ فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىؕ ﴿39﴾ اَلَيْسَ ذٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتٰى ﴿40﴾