77- MÜRSELAT SURESİNİN KISA TEFSİRİ

MÜRSELAT SURESİNİN ANLAMI



"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"

Ayet: 1-15
Allah'ın insanlara art arda gönderdiği, fırtınalar gibi esip İslam'ı yayan, doğru ve yanlışı birbirinden ayıran, Onun ilahi öğüdünü öğretip insanları hatadan dönmeye / tövbe etmeye çağıran ve (Allah'ın cezasıyla) uyaran tüm elçiler Allah'ın bildirdiği gerçeklere şahittir. Ey insanlar, tehdit edildiğiniz (kıyamet günü) kesinlikle gerçekleşecektir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, belli bir vakte kadar ertelenen son hüküm günü / kıyamet günü geldiğinde, yıldızlar yok olup silinecektir, gökyüzü yarılacaktır, dağlar parçalanacaktır ve tüm elçiler bir araya toplanacaktır. Peki, son hüküm günü / kıyamet günü nasıl bir gündür bilir misin? Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 16-19
Ey putperest / müşrik Araplar, şunu iyi bilin ki, Biz İslam'ı ısrarla inkar eden öncekileri cezalandırıp yok ettik ve (sizin gibi) sonraki inkarcıları da onların ardına ekleyeceğiz. Biz günahta ısrar eden suçlulara böyle yaparız. Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 20-24
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Biz sizi aşağılık görülen bir (damla) sudan yarattık ve onu belli bir süreye (yani bir bebek olana) kadar sağlam bir yere (yani anne rahmine) yerleştirdik. Çünkü Biz (sizi böyle yaratmayı) takdir ettik. Şüphesiz ki Biz (her şeye) en güzel şekilde güç yetiririz. Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 25-28
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Biz bu yeryüzünü yaşayanlar ve ölüler için bir yurt yaptık. Biz yeryüzünde yüksek dağları var ettik ve sizi (yeryüzünde akan ırmaklardan) tatlı sular içirdik. Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 29-34
Ey İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler, yalanladığınız kıyamet gününe doğru ilerleyin bakalım. (Haydi) cehennemin serinletmeyen ve alevlerden korumayan üç kat karanlığına doğru ilerleyin bakalım. Doğrusu cehennem devasa büyüklükte sarı halatlara benzer kıvılcımlar saçacaktır. Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 35-37
Doğrusu o gün (kıyamet günü) İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin (korkudan) dilleri tutulacaktır ve onların özür dilemelerine izin verilmeyecektir. Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 38-40
Ey putperest / müşrik Araplar, şunu iyi bilin ki, son hüküm günü / kıyamet günü Biz hem sizi hem de sizden önceki inkarcıları (cehennemde) bir araya toplayacağız. Haydi, eğer herhangi bir planınız varsa, Bana karşı kurduğunuz planı uyguayın da göreyim(!) Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 41-45
Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimseler ise (ahirette) cennet gölgeliklerinde ve pınarlarında bulunacaktır. Cennete giren kimseler orada canlarının istediği her meyveye / nimete erişecektir. (Melekler) onlara: "(Dünyada) yaptığınız düzeltici / iyi işlerin ödülü olarak (cennet nimetlerinden) afiyetle yiyin ve için." diyecektir. Bu böyledir. Biz iyi işler yapanları ödüllendireceğiz. Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 46-47
Ey İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler, siz (bu dünyanın) nimetlerinden biraz yiyebilir ve yararlanabilirsiniz; (ama siz ahirette cennet nimetlerinden yararlanamayacaksınız.) Çünkü siz günahta ısrar eden suçlularsınız. Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 48-49
Ne yazık ki putperest / müşrik Araplara: "(Yalnız Allah'a) boyun eğin." denildiğinde, yalnız Ona boyun eğmek istemiyorlar. Sonuçta kıyamet günü gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimselere yazık olacaktır.
Ayet: 50
(İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler bu ilahi kitaba / Kuran'a inanmıyorlar.) Peki, onlar Allah'ın sözünden sonra başka hangi söze inanabilirler ki!

سورة الـمرسلات

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًاۙ ﴿1﴾ فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًاۙ ﴿2﴾ وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًاۙ ﴿3﴾ فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًاۙ ﴿4﴾ فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًاۙ ﴿5﴾ عُذْرًا اَوْ نُذْرًاۙ ﴿6﴾ اِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌؕ ﴿7﴾ فَاِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْۙ ﴿8﴾ وَاِذَا السَّمَٓاءُ فُرِجَتْۙ ﴿9﴾ وَاِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْۙ ﴿10﴾ وَاِذَا الرُّسُلُ اُقِّتَتْؕ ﴿11﴾ لِاَيِّ يَوْمٍ اُجِّلَتْؕ ﴿12﴾ لِيَوْمِ الْفَصْلِۚ ﴿13﴾ وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِؕ ﴿14﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿15﴾ اَلَمْ نُهْلِكِ الْاَوَّلٖينَؕ ﴿16﴾ ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْاٰخِرٖينَ ﴿17﴾ كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمٖينَ ﴿18﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿19﴾ اَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَٓاءٍ مَهٖينٍۙ ﴿20﴾ فَجَعَلْنَاهُ فٖي قَرَارٍ مَكٖينٍۙ ﴿21﴾ اِلٰى قَدَرٍ مَعْلُومٍۙ ﴿22﴾ فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ ﴿23﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿24﴾ اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ كِفَاتًاۙ ﴿25﴾ اَحْيَٓاءً وَاَمْوَاتًاۙ ﴿26﴾ وَجَعَلْنَا فٖيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَاَسْقَيْنَاكُمْ مَٓاءً فُرَاتًاؕ ﴿27﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿28﴾ اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى مَا كُنْتُمْ بِهٖ تُكَذِّبُونَۚ ﴿29﴾ اِنْطَلِقُٓوا اِلٰى ظِلٍّ ذٖي ثَلٰثِ شُعَبٍۙ ﴿30﴾ لَا ظَلٖيلٍ وَلَا يُغْنٖي مِنَ اللَّهَبِؕ ﴿31﴾ اِنَّهَا تَرْمٖي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ ﴿32﴾ كَاَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌؕ ﴿33﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿34﴾ هٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَۙ ﴿35﴾ وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ ﴿36﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿37﴾ هٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِۚ جَمَعْنَاكُمْ وَالْاَوَّلٖينَ ﴿38﴾ فَاِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكٖيدُونِ ﴿39﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿40﴾ اِنَّ الْمُتَّقٖينَ فٖي ظِلَالٍ وَعُيُونٍۙ ﴿41﴾ وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَؕ ﴿42﴾ كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنٖٓيـًٔا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿43﴾ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنٖينَ ﴿44﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿45﴾ كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلٖيلًا اِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ ﴿46﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿47﴾ وَاِذَا قٖيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ ﴿48﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبٖينَ ﴿49﴾ فَبِاَيِّ حَدٖيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ ﴿50﴾