"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1-3
ELİF-LAM-MİM ( Dikkat! ) İnsanlar 'İslam'a inandık' demekle bu dünya sınavının biteceğini sanmamalıdır. Doğrusu Biz önceki insanları da (bu dünyada) sınadık. Böylece Allah gerçekleri / İslam'ı doğrulayan ve yalanlayan kimseleri ortaya koymaktadır.
Ayet: 4-7
Kötülük yapanlar cezamızdan kurtulacaklarını sanmamalıdır. (Doğrusu Allah'ın cezasından kurtulacağını sanan kimseler) çok kötü hüküm veriyorlar. Ahirette Allah'ın huzurunda buluşup tüm yaptıklarından hesaba çekileceğine inanan kimseler şunu iyi bilirler ki Allah'ın (bu dünya için) belirlediği ecel / ölüm vakti (çok yakında) gelecektir. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işitendir ve her şeyi en iyi bilendir. Artık her kim İslam için mücadele (cihat) ederse, aslında kendi iyiliği için mücadele (cihat) etmiş olur. Şüphesiz ki Allah herkesten daha zengindir / hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Sonuçta Biz İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimselerin tüm kötülüklerini örteceğiz ve onları yaptıklarının en iyisine göre ahirette ödüllendireceğiz.
Ayet: 8-9
Doğrusu Biz insana annesine ve babasına iyi davranmayı emrettik. Ey insan, eğer annen ve baban seni bilgisizce Bana ortak koşmaya zorlarlarsa, sakın onlara uyma! Ey insanlar şunu iyi bilin ki, hepiniz ahirette huzuruma döneceksiniz. Ben de size tüm yapıtıklarınızı bildirip (hesaba çekeceğim.) Sonuçta Biz İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimseleri ise düzeltici / iyi işler yapan insanların arasına sokup (cennet nimetleriyle ödüllendireceğiz.)
Ayet: 10-11
Ey elçi, şunu iyi bil ki, insanlar arasında 'Allah'a inandık' diyen ama (bu sözde samimi olmayıp) Allah için bir sıkıntıya uğradıklarında, insanların verdiği sıkıntıyı Allah'ın cezasıyla bir tutan münafıklar / ikiyüzlüler vardır. Ama Rabb'inden (size / İslam'a inananlara) bir zafer gelirse, onlar (yalandan): "Aslında biz sizinle beraberdik." diyecektir. Şüphesiz ki Allah herkesin kalbinden geçeni (niyetini) en iyi bilendir. Şüphesiz ki Allah İslam'a inananları bilir. Şüphesiz ki Allah münafıkları / ikiyüzlüleri bilir.
Ayet: 12-13
İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplardan bazıları İslam'a inananlara: "Siz bizim yolumuza uyun. (Eğer bunun bir günahı varsa,) biz sizin günahlarınızı yükleniriz." dediler. Doğrusu onlar (böyle demekle) hiç kimsenin bir günahını yüklenemez; ama (Allah'a iftira edip) yalan söylerler. Sonuçta onlar hem kendi işledikleri günahların yükünü hem de (sebep oldukları) nice günahların yükünü yüklenecektir ve uydurdukları tüm yalanlardan kıyamet günü hesaba çekilecektir.
Ayet: 14-15
Geçmişte Biz Nuh'u kendi toplumuna elçimiz olarak gönderdik. Nuh onların arasında (kendi dönemindeki takvime göre) dokuz yüz elli yıl kaldı (ve onları İslam'a davet etti.) Sonuçta onlar -haksızlıkta / zulümde ısrar ettiklerinden- tufan (yani büyük sel) cezasıyla cezalandırıldılar; ama Biz Nuh'u ve onun gemisinde bulunan (İslam'a inananları) o cezadan kurtardık ve bu olayı tüm insanlar için bir ibret yaptık.
Ayet: 16-17
Geçmişte Biz İbrahim'i kendi toplumuna elçimiz olarak gönderdik. İbrahim onlara: "Ey toplumum, yalnız Allah'a ibadet edin ve Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakının. Böyle yapmanız sizin için daha iyidir. Keşke gerçekleri bir anlasaydınız. Ne yazık ki siz Allah'tan başka putlara / sahte ilahlara da ibadet ediyorsunuz ve (Allah'a iftira edip) yalanlar / hurafeler uyduruyorsunuz. Ama şunu iyi bilin ki, Allah'tan başka ibadet ettiğiniz (putlar / sahte ilahlar) size hiçbir nimet lütfedemezler. Öyleyse Allah'ın nimetlerini yalnız Ondan isteyin ve yanlız Allah'a ibadet edip Ona şükredin. Sonuçta hepiniz ahirette Allah'ın huzuruna döndürülüp (tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.)" dedi.
Ayet: 18-19
Ey insanlar, eğer gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlarsanız, şunu iyi bilin ki, önceki inkarcı toplumlar da (sizin gibi) yalanladılar; (ama sonra onların sonu çok kötü oldu.) Doğrusu bu elçinin tek görevi gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu açıkça duyurmaktır. (Ne yazık ki) putperest / müşrik Araplar Allah'ın yaratılışı nasıl başlatıp sürdürdüğünü anlamadılar. Şüphesiz ki bu, Allah için çok kolaydır." dedi.
Ayet: 20-23
Ey elçi, de ki: "Ey putperest / müşrik Araplar, yeryüzünde gezip dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. Ama şunu iyi bilin ki, Allah ahiret hayatını başka bir yaratışla var edecektir. Şüphesiz ki Allah her şeye gücü yetendir. Allah dileyenleri (yani günahta ısrar edenleri) cezalandırır; dileyenlere (yani İslam'a inananlara) ise rahmetini lütfeder. Sonuçta hepiniz ahirette Onun huzuruna döndürülüp (tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.) Siz yeryüzünde veya gökyüzünde (Allah'ın hiçbir gerçeğine) engel olamazsınız. Sonuçta Allah'tan başka bir dostunuz veya yardımcınız olmayacaktır." Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah'ın bildirdiği gerçekleri ve ahirette Onun huzurunda buluşup tüm yaptıklarından hesaba çekileceğini inkar edenler, Benim rahmetimden ümidini kesen kimselerdir. İşte onlar (ahirette) şiddetli cezalara uğrayacaktır.
Ayet: 24
Ama İbrahim'in karşı çıktığı inkarcı toplumun ona tek cevabı: "İbrahim'i öldürün, yani onu yakın." demek oldu. Sonra Allah İbrahim'i o ateşten kurtardı. İşte bunda İslam'a inananlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 25
(Onlar İbrahim'i yakmak istediler; çünkü) İbrahim onlara: "(Ey toplumum, yalnız Allah'a ibadet edin.) Ne yazık ki siz bu dünya hayatında (güya) aranızda sevgi olsun diye Allah'tan başka, putlar / sahte ilahlar da edindiniz. Ama kıyamet günü siz (ve o putlar / sahte ilahlar) birbirinizi tanımazdan gelip karşılıklı lanet okuyacaksınız. Sonuçta (ahirette) sizin sığınağınız cehennem ateşi olacaktır ve siz orada yardımcısız / çaresiz kalacaksınız." dedi.
Ayet: 26
Diğer yandan Lut, İbrahim'in İslam'a davetine inandı. İbrahim (İslam'a inananlara): "Doğrusu ben (bu inkarcı beldeden çıkıp) Rabb'ime / Rabb'imin beni yönelttiği yere hicret edeceğim. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve en doğru kararı verendir." dedi.
Ayet: 27
Sonra Biz İbrahim'e oğlu İshak'ı ve torunu Yakub'u lütfettik. Biz İbrahim'in soyundan gelenlere peygamberlik ve ilahi kitap verdik. Doğrusu Biz İbrahim'e bu dünyada ödülünü verdik; ahirette ise o, düzeltici / iyi işler yapan kimselerden olacaktır.
Ayet: 28-30
Geçmişte Biz Lut'u kendi toplumuna elçimiz olarak gönderdik. Lut kendi toplumuna: "Siz daha önce hiç kimsenin yapmadığı utanç verici / çirkin bir şeyi (fuhuşu) yapıyorsunuz. Doğrusu siz (kadınları bırakıp) erkeklere cinsel yönden yanaşıyorsunuz, (bu amaçla) yol kesiyorsunuz ve (kendi aranızda) toplanıp kötülük yapıyorsunuz. (Artık bu kötülükleri yapmaktan vazgeçin!)" dedi. Ama Lut'un karşı çıktığı inkarcı toplumunun tek cevabı, ona: "(Ey Lut,) eğer doğruyu söylüyorsan, haydi, bize Allah'ın cezasını getir de görelim!" demek oldu. O vakit Lut: "Ey Rabb'im, şu bozguncu topluma karşı bana yardım et." diyerek dua etti.
Ayet: 31-32
Daha sonra (genç delikanlı görünümündeki) melek elçilerimiz İbrahim'e gelip ona bir oğlunun doğacağını müjdelediklerinde, (ona bir bilgi verdiler.) Onlar İbrahim'e: "Doğrusu biz şu beldenin halkını (Lut'un toplumunu) cezalandırıp yok edeceğiz. Çünkü o beldenin halkı haksızlıkta / zulümde ısrar ediyor." dediler. İbrahim onlara: "Ama o toplumun içinde Lut da bulunuyor." dedi. O vakit melek elçilerimiz ona: "Doğrusu biz orada olan kimseleri senden daha iyi biliyoruz. (Endişe etme) biz -cezaya uğrayacak olan hanımı hariç- Lut'u ve ailesini / onun beraberinde olanları (yani İslam'a inananları) kurtaracağız." dediler.
Ayet: 33-35
(Genç delikanlı görünümündeki) melek elçilerimiz Lut'a geldiklerinde, Lut (sapkın toplumunun onlara saldırma eğilimini görüp) onlar için üzüldü ve içinde bir sıkıntı hissetti. O vakit onlar Lut'a: "Endişe etme ve üzülme. (Çünkü biz Allah'ın gönderdiği melek elçileriz.) Doğrusu bizim görevimiz seni ve -cezaya uğrayacak olan hanımın hariç- aileni / senin beraberinde olanları (yani İslam'a inananları) kurtarmak (ve İslam'ı ısrarla inkar eden bu belde halkını cezalandırıp yok etmektir.)" dediler. Doğrusu Biz o beldenin kalıntılarında aklını kullanmak isteyenler için nice apaçık ibretler bıraktık.
Ayet: 36-37
Biz Medyen toplumuna da onların bir soydaşı olan Şuayb'ı elçimiz olarak gönderdik. Şuayb onlara: "Ey toplumum, yalnız Allah'a ibadet edin ve ahiret gününe / ahiretteki hesaba inanın. Sakın yeryüzünde bozgunculuk edip karışıklık çıkarmayın!" dedi. Ama (ne yazık ki) onlar Şuayb'ı ısrarla yalanladılar. Sonuçta onlar şiddetli bir deprem (cezasına) uğradılar ve evlerinde yere serildiler.
Ayet: 38
Geçmişte Ad ve Semud toplumları da cezaya uğradılar. Bu gerçek size onların harabe evlerinde açıkça görünmektedir. Doğrusu onlar kendilerini çok gözü açık / kurnaz sanarlarken, şeytan, yaptıkları kötü işleri onlara süslü gösterdi ve onları dosdoğru yoldan / İslam'dan / doğruluktan alıkoydu.
Ayet: 39
Geçmişte Karun, Firavun ve Haman da cezaya uğradılar. Doğrusu Musa onlara apaçık kanıtlar getirdi; ama onlar yeryüzünde büyüklük taslayıp (İslam'a inanmadılar.) Sonuçta onlar (cezamızdan) kurtulamadılar.
Ayet: 40-44
Böylece Biz İslam'ı ısrarla inkar edenlerin hepsini günahları yüzünden cezalandırdık. Biz onlardan bazılarının üzerine taş yağdırdık. Bazıları da bir ceza haykırışına uğradılar. Biz onlardan bazılarını yerin dibine geçirerek; bazılarını da suda boğarak cezalandırdık. Doğrusu Allah onlara hiçbir haksızlık etmiyordu; ama onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı. Herkes şunu iyi bilsin ki, Allah'tan başka (putları / sahte ilahları da güya) dost edinen kimselerin gücü (dokununca yırtılan) örümcek ağının gücü gibi zayıftır. Keşke insanlar gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu bir anlasalardı! Doğrusu Allah, Ondan başkasına da dua (ibadet) eden putperestlerin / müşriklerin nelere (nasıl) yalvardıklarını bilir. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve en doğru kararı verendir. İşte bunlar insanlara verdiğimiz örneklerdir. Ama bu örnekleri ancak aklını kullananlar doğru anlarlar. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah gökleri ve yeri gerçeklerle yaratmıştır. İşte bunda İslam'a inananlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 45
Ey elçi, (insanlara) sana vahiy edilen / bildirilen bu ilahi kitaptan / Kuran'dan okuyup aktar ve düzenli olarak namaz kıl. Doğrusu namaz utanç verici / çirkin şeylerden ve kötülüklerden alıkoyar. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah'ın bu ilahi öğüdü / bu Kuran (sizin için) en büyük / en önemli (kitaptır.) Şüphesiz ki Allah tüm yaptıklarınızı bilir ve ahirette sizi hesaba çekecektir.
Ayet: 46
Ey İslam'a inananlar, ehli kitapla -onlardan haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimler hariç- ancak en güzel şekilde tartışabilirsiniz. Öyleyse siz onlara: "Doğrusu biz (Allah tarafından) bize indirilen bu ilahi kitaba / Kuran'a da daha önce size indirilen ilahi kitapların asıllarına da inandık. Çünkü bizim ve sizin, yani hepimizin ilahı tek ilahtır / Allah'tır. (Allah'tan başka ilah yoktur.) Doğrusu biz Allah'a teslim olup İslam'ı kabul ettik." diyebilirsiniz.
Ayet: 47
Bu böyledir. Ey elçi, Biz bu ilahi kitabı / Kuran'ı sana indirdik. (Samimi olan) ehli kitap (Yahudiler ve Hristiyanlar) da ona inanırlar. Şu putperest / müşrik Arapların arasından (samimi olan) kimseler de ona inanırlar. Doğrusu ancak İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler bildirdiğimiz gerçekleri bile bile inkar ederler.
Ayet: 48-49
Ey elçi, (şayet) sen bu ilahi kitaptan / Kuran'dan önce herhangi bir kitap okumuş ya da yazmış olsaydın, batıl inançlara (hurafelere) inananlar (onu birilerinden öğrenip yazmış olabileceğinden) şüphe edebilirlerdi. Doğrusu bu ilahi kitap / Kuran, kendilerine (önceki) ilahi kitapların bilgisi verilen kimselerin de kalben inandığı Allah'ın apaçık bildirdiği gerçeklerdir. Doğrusu ancak haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimler bildirdiğimiz gerçekleri bile bile inkar ederler.
Ayet: 50-52
İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerden bazıları bu elçi hakkında: "Rabb'inden ona mucizeler indirilmesi gerekmez miydi?" dediler. Ey elçi, onlara de ki: "Şunu iyi bilin ki, tüm mucizeler ancak Allah'tandır. Doğrusu ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." Ey elçi, aslında kendilerine okunup aktarılan bu ilahi kitabı / Kuran'ı sana indirmemiz (bir mucize olarak) onlara yeter. Herkes şunu iyi bilsin ki, bu ilahi kitapta / Kuran'da İslam'a inananlar için rahmet ve ilahi öğütler vardır. Ey elçi, onlara de ki: "Doğrusu aramızda (benim Allah'ın elçisi olduğuma) Onun (bu ilahi kitaptaki / Kuran'daki) şahitliği yeter. Şüphesiz ki Allah göklerde ve yerde olan herkesi / her şeyi bilir. Sonuçta batıl inançlara (hurafelere) inanıp Allah'ı inkar eden kimseler ise (ahirette) zarara uğrayıp kaybedecektir."
Ayet: 53-55
Ey elçi, İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerden bazıları (alay ederek) senden (uğrayacakları) cezayı onlara hemen getirmeni istiyorlar. Şayet (Allah'ın insanları bu dünya hayatında) belli bir süreye / ölüm vaktine kadar (sınaması) olmasaydı, cezaları onlara hemen gelirdi. Doğrusu o ceza onlara bir anda hiç beklemedikleri bir yerden gelecektir. Ama onlar (alay etmeyi sürdürerek) senden (uğrayacakları) cezayı onlara hemen getirmeni istiyorlar. Doğrusu cehennem İslam'ı ısrarla inkar eden kafirleri ahirette çepeçevre kuşatacaktır. Kıyamet günü onlar tepeden tırnağa cezalarla kaplanacaktır ve Allah onlara: "Şimdi (dünyada) yaptığınız kötülüklerin cezasını çekin." diyecektir.
Ayet: 56
Ey İslam'a inanan kullarım, şunu iyi bilin ki, Benim yeryüzüm geniştir. (İslam'ı her yerde yaşayabilirsiniz.) Ama (nerede olursanız olun,) yalnız Bana ibadet edin.
Ayet: 57-59
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, her canlı ölümü tadacaktır. Sonuçta hepiniz huzurumuza döndürülüp (tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.) Ama Biz İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimseleri ahirette cennet konaklarına yerleştireceğiz. Onlar içlerinden ırmaklar akan cennetlerde sonsuza kadar yaşayacaktır. Doğrusu düzeltici / iyi işler yapanların ödülü (cennet) çok güzeldir. (Çünkü) onlar (İslam için) sabırla dayanışarak hareket eden ve yalnız Rabb'lerine güvenip dayanan kimselerdir.
Ayet: 60
(Ey insanlar, yiyeceğiniz için endişe etmeyin!) Doğrusu yiyeceğini anlık bulup yiyen nice canlılar vardır. Şunu iyi bilin ki, (arayıp bulmanız / çalışmanız şartıyla) onlara da size de nimetler lütfedecek olan Allah'tır. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işitendir ve her şeyi en iyi bilendir.
Ayet: 61
Ey elçi, putperest / müşrik Araplara: "Gökleri ve yeri yaratan kimdir? Güneş'i ve Ay'ı hizmetinize sunan kimdir?" diye sorarsan, onlar sana: "Allah" diyecektir. (Baksana,) bazıları gerçeklerden / İslam'dan / doğruluktan ne kolay saptırılıyorlar!
Ayet: 62
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah (bu dünyada bir sınav olarak) verdiği nimetleri kullarından dilediğine bol, dilediğine de belli bir ölçüde verir. Şüphesiz ki Allah her şeyi en iyi bilendir.
Ayet: 63
Ey elçi, putperest / müşrik Araplara: "Gökten yağmur yağdıran ve onunla ölü haldeki / kurak topraklara hayat veren kimdir?" diye sorarsan, onlar sana: "Allah" diyecektir. Ey elçi, onlara de ki: "Öyleyse 'Allah'a hamdolsun' demelisiniz. Ama (ne yazık ki) onlardan birçoğu aklını kullanmaz.
Ayet: 64
Putperest / müşrik Araplardan bazıları: "Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundur." dediler. Doğrusu gerçek hayat (dünyada değil) ahiret yurdunda (cennette) yaşanacak olan sonsuz hayattır. Keşke insanlar gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu bir anlasalardı!
Ayet: 65-66
Putperest / müşrik Araplar bir gemiye binip denizde hayati bir tehlikeyle karşılaşınca, (putları / sahte ilahları bırakıp) yalnız gerçek dinin (İslam'ın) tek sahibi olan Allah'a samimiyetle dua ederler. Ama Allah onları o tehlikeden kurtarıp karaya çıkarınca, hemen bazıları (tekrardan putları / sahte ilahları Allah'a) ortak koşmaya başlarlar. Böylece onlar kendilerine lütfettiğimiz nimetlere nankörlük ederek onlardan yararlanmayı sürdürürler. Sonuçta onlar da gerçekleri anlayacaktır; (ama ahirette / iş işten geçtikten sonra gerçekleri anlamalarının onlara hiçbir yararı olmayacaktır.)
Ayet: 67
Doğrusu putperest / müşrik Mekkeliler de -çevrelerindeki beldelerde insanlar tutulup yağmalanırken- Bizim Mekke'yi kutsal ve güvenli bir belde yaptığımızı bilirler. Ama (ne yazık ki) bazı insanlar batıl inançlara (hurafelere) inanıp Allah'ın nimetlerini inkar ederler.
Ayet: 68
Herkes şunu iyi bilsin ki, yalan uydurup Allah'a iftira eden ya da kendilerine gelen gerçekleri yalanlayan kimselerden daha zalimi yoktur. Doğrusu İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler için en uygun ceza cehennemdir.
Ayet: 69
Ey İslam'a inananlar, şunu iyi bilin ki, Biz (dosdoğru yolumuz / İslam) için mücadele (cihat) eden kimseleri doğruya / başarıya götüren yollarımıza yöneltiriz. Şüphesiz ki Allah iyi işler yapanlarla beraberdir.