85- BURUC SURESİNİN KISA TEFSİRİ

BURUC SURESİNİN ANLAMI



"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"

Ayet: 1-3
Takım yıldızlara sahip olan gökyüzü, (Allah tarafından) söz verilen kıyamet günü ve o gün tanık ve sanık olanlar Allah'ın bildirdiği gerçeklere şahittir.
Ayet: 4-9
Geçmişte İslam'a inananları -içinde ateş yanan- hendeklere atan ve (o hendeklerin etrafında) oturup İslam'a inananlara yaptıkları (işkenceyi) seyreden zalimler ahirette kahrolacaktır. Doğrusu onlar -yalnız en üstün ve övülmeye en layık olan Allah'a inandıkları için- İslam'a inananlardan nefret ediyorlardı. Şüphesiz ki Allah göklerin ve yerin tek hükümranıdır. Şüphesiz ki Allah her şeye şahittir.
Ayet: 10-11
Doğrusu erkek-kadın İslam'a inananlara sıkıntı veren ve bu hatadan dönmeyip / tövbe etmeyip kendini düzeltmeyen kimseler (ahirette) cehennem cezasına uğrayacaktır. Çünkü onlar cehennem yangını cezasını hak ederler. Diğer yandan İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimseler ise içlerinden ırmaklar akan cennetlere (girmekle) ödüllendirilecektir. En büyük başarı da budur.
Ayet: 12-16
Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, Rabb'inin cezası çok şiddetlidir. Çünkü Allah yaratmayı başlayıp sürdürendir. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır ve (İslam'a inananları) çok sevendir. Şüphesiz ki Allah gökleri ve yeri kuşatan Arş'ın sahibidir, en yücedir ve istediği her şeyi yapandır.
Ayet: 17-22
Ey elçi, sana (İslam'ı ısrarla inkar eden) Firavunun askerlerinin ve Semud toplumunun (Allah tarafından nasıl cezalandırılıp yok edildiklerinin) haberi geldi. Ama İslam'ı ısrarla inkar eden putperest / müşrik Araplar (bunlardan ibret almayıp) gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlıyorlar. Doğrusu Allah onları göremedikleri bir yerden çepeçevre kuşatmıştır. Doğrusu bu ilahi kitap (Allah tarafından) korunan bir levhada (yani Levh-i Mahfuzda) bulunan yüce Kuran'dır.

سورة البروج

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِۙ ﴿1﴾ وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِۙ ﴿2﴾ وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍؕ ﴿3﴾ قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ ﴿4﴾ اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ ﴿5﴾ اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ ﴿6﴾ وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنٖينَ شُهُودٌؕ ﴿7﴾ وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّٓا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَزٖيزِ الْحَمٖيدِۙ ﴿8﴾ اَلَّذٖي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَهٖيدٌؕ ﴿9﴾ اِنَّ الَّذٖينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنٖينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرٖيقِؕ ﴿10﴾ اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرٖي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُؕ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبٖيرُؕ ﴿11﴾ اِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدٖيدٌؕ ﴿12﴾ اِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعٖيدُۚ ﴿13﴾ وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ ﴿14﴾ ذُو الْعَرْشِ الْمَجٖيدُۙ ﴿15﴾ فَعَّالٌ لِمَا يُرٖيدُؕ ﴿16﴾ هَلْ اَتٰيكَ حَدٖيثُ الْجُنُودِۙ ﴿17﴾ فِرْعَوْنَ وَثَمُودَؕ ﴿18﴾ بَلِ الَّذٖينَ كَفَرُوا فٖي تَكْذٖيبٍۙ ﴿19﴾ وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُحٖيطٌۚ ﴿20﴾ بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَجٖيدٌۙ ﴿21﴾ فٖي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ ﴿22﴾