"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1-2
Ey insanlar, Rabb'inizin emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakının. Şunu iyi bilin ki, kıyamet koparken, büyük depremler olacaktır. O gün süt emziren kadınlar (korkudan) bebeklerini unutacaktır; hamileler (korkudan) düşük yapacaktır ve insanlar sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi görünecektir; çünkü Allah'ın cezası çok şiddetli olacaktır.
Ayet: 3-4
Doğrusu insanlar arasında azgın şeytanlara uyup hiçbir bilgiye / belgeye dayanmadan Allah hakkında tartışıp mücadele eden kimseler vardır. (Onlar bilmiyorlar ki) şeytanın görevi, onu veli / önder edinenleri dosdoğru yoldan / İslam'dan / doğruluktan saptırmak ve alevli cehennem ateşi cezasına yöneltmektir.
Ayet: 5-7
Ey insanlar, eğer (bu dünyada öldükten sonra ahirette) diriltilip hesaba çekileceğinizden bir şüpheniz varsa, şunu iyi bilin ki, Biz sizi (ilk olarak) topraktan yarattık, sonra bir damlacık sıvıdan (türettik,) sonra (o bir damlacık sıvıyı) anne rahmine yapışan bir parçacık yaptık, sonra da (anne rahmine yapışan o parçacığı) aşama aşama yaratarak bir yumruya dönüştürdük. (Bunları bildiriyoruz;) çünkü Biz size (gerçekleri) açıklamak istiyoruz. Böylece Biz (sizden) dilediklerimizi belli bir süreye kadar anne rahmine yerleştiririz, sonra da sizi anne rahminden bir bebek olarak çıkarırız. Çünkü Biz sizin (büyüyüp) yetişkin olmanızı isteriz. Ayrıca sizden bazıları (çocuk yaşta) vefat ettirilir; bazıları da -önceden bildiklerini unutacağı- ömrünün en düşkün çağına (yani yaşlılıktan bunamaya) kadar yaşatılır. Diğer yandan Biz yağmur yağdırınca, kupkuru olan toprağın kımıldayıp kabardığını ve çok çeşitli bitkileri bitirdiğini görebilirsin. İşte bunlar Allah'ın gerçek (ilah) olmasındandır. Şüphesiz ki Allah ölüleri diriltendir ve her şeye gücü yetendir. Sonuçta kıyametin kopması -hiç şüphesiz- gelip çatacaktır ve Allah kabirdekilerin tümünü diriltecektir.
Ayet: 8-10
(Ne yazık ki) insanlar arasında hiçbir bilgiye / belgeye, bir doğruluk rehberine veya aydınlatıcı (ilahi) bir kitaba dayanmadan Allah hakkında (zanlarla / boş iddialarla) tartışıp mücadele eden kimseler vardır. Onlar Allah'ın dosdoğru yolundan / İslam'dan / doğruluktan saptırmak için (yalan söyleyip) şekilden şekile girerler. Doğrusu onlar bu dünyada alçalmayı hak ederler. Kıyamet günü ise Biz onları cehennem yangınıyla cezalandıracağız. O gün onlara: "İşte bu ceza sizin dünyada yaptığınız kötülüklerin karşılığıdır. Çünkü Allah kullarına hiçbir haksızlık etmez." denilecektir.
Ayet: 11-13
İnsanlar arasında Allah'a (gönülden değil) isteksizce dilleriyle ibadet eden kimseler de vardır. (O münafıklar / ikiyüzlüler ancak menfaatlerine uyarsa, Allah'ın emrine uyarlar.) Başlarına iyi bir şey gelirse memnun olurlar; ama başlarına bir sıkıntı gelirse yüzlerini çevirip (İslam'a karşı davranırlar.) Onlar (münafıklar / ikiyüzlüler) bu dünyada ve (ahirette) zarara uğrayıp kaybedecektir. İşte, en büyük kayıp / zarar da budur. Putperest / müşrik Araplar Allah'tan başkasına -kendilerine hiçbir zarar ya da yarar veremeyen- putlara / sahte ilahlara dua (ibadet) ederler. İşte en derin sapkınlık da budur. Çünkü onlar -zararı yararından fazla olan- putlara / sahte ilahlara dua (ibadet) ederler. Doğrusu putların / sahte ilahların dostluğu en kötü dostluktur; arkadaşlıkları da en kötü arkadaşlıktır.
Ayet: 14
Allah İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimseleri ise içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Şüphesiz ki Allah istediği her şeyi yapar.
Ayet: 15
Allah'ın bu elçiye dünyada ve ahirette yardım etmeyeceğini sanan kimseler (yapabilirlerse) bir yol bulup göğe uzansınlar ve Onun bu elçiye ettiği yardımı kessinler(!) Sonra da baksınlar bakalım, acaba onların bu planı kendilerini öfkelendiren şeyi (yani Allah'ın bu elçiye yardımını) ortadan kaldırabiliyor mu? (Hayır, hiçbir şey Allah'ın elçisine yardım etmesini engelleyemez.)
Ayet: 16
Bu böyledir. Biz bu ilahi kitabı / Kuran'ı bildirdiğimiz apaçık gerçekler olarak indirdik. Şüphesiz ki Allah dileyenleri (yani İslam'a inananları) dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltir.
Ayet: 17
Herkes şunu iyi bilsin ki, kıyamet günü Allah İslam'a inananların, Yahudilerin, Sabiilerin, Hristiyanların, Mecusilerin, putperestlerin / müşriklerin (ve diğer inançlara sahip olan insanların) arasında (onların İslam'dan ayrıldığı konularda) hükmünü verecektir. Şüphesiz ki Allah her şeye şahittir.
Ayet: 18
Ey elçi, göklerde ve yerdeki herkesin / her şeyin: Güneş'in, Ay'ın, yıldızların, dağların, ağaçların, hayvanların, canlı-cansız tüm varlıkların ve birçok insanın Allah'a secde (ibadet) ettiğini biliyorsun. Ama bazı insanlar (günahta ısrar ettiklerinden) cezayı hak ederler. Sonuçta Allah'ın (cezasıyla) değersizleştirdiği kimselere artık hiç kimse hiçbir değer katamaz. Şüphesiz ki Allah dilediği her şeyi yapar.
Ayet: 19-22
Doğrusu İslam'a inanan kimseler ile İslam'ı ısrarla inkar eden kimseler Rabb'leri hakkında çatışan iki karşıt gruptur. Sonuçta İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlere cehennem ateşinden elbiseler biçilecek, başlarından aşağıya kaynar sıcak sular dökülecek ve iç organları ve derileri eritilecektir. Ayrıca onlar cehennemde demir kamçılarla dövülecektir. Onlar her ne zaman cehennem sıkıtısından çıkmak isteseler, oraya geri döndürülecekler ve onlara: "Cehennem yangını cezasını (sonsuza kadar) çekin!" denilecektir.
Ayet: 23-24
Allah İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimseleri ise içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Cennete giren kimseler orada altın bileklikler ve inci takılar takacak ve ipekten elbiseler giyecektir. Çünkü onlar (dünyadayken) güzel söze söylemeye yöneltilmişlerdi. Çünkü onlar (dünyadayken) övgüye en layık olan Allah'ın dosdoğru yoluna / İslam'a / doğruluğa yöneltilmişlerdi.
Ayet: 25
Doğrusu İslam'ı ısrarla inkar edip Allah'ın dosdoğru yolundan / İslam'dan / doğruluktan alıkoyan ve İslam'a inananların Mescidi Haram'a girmesini engelleyen putperest / müşrik Araplar (ahirette cezaya uğrayacaktır.) Çünkü Biz Mescidi Haram'ı (ziyaret etmeyi) hem Mekke'de oturanlara hem de Mekke'nin dışından gelenlere eşit bir hak yapmışızdır. Artık her kim orada haksızlık ederek gerçekleri saptırmak isterse, Biz ona (ahirette) şiddetli cezalar çektiririz.
Ayet: 26-29
Geçmişte Biz İbrahim'e (kutsal) evi / Kabe'yi (bina edeceği) yeri belirttik ve ona: "(Ey İbrahim,) Bana hiçbir şeyi ortak koşma ve evimi / Kabe'yi onu tavaf edecek ve orada ayakta durup rükuya ve secdeye giderek namaz kılacak kimseler için temizle, sonra da insanlara hac (ibadetini) duyur. (İnsanlar) yaya olarak veya binek üzerinde yakın-uzak her yerden senin bulunduğun yere / Kabe'ye hac etmeye gelsinler. Böylece Biz (İslam'a inananların) haccın faydalarını görmelerini ve (haccın) belli günlerinde -Allah'ın onlara lütfettiği dört ayaklı çiftlik hayvanlarını- kurban ederlerken Onun yüce adını anmalarını istedik. Ey İslam'a inananlar, o kurbanların etlerinden hem siz yiyin hem de ihtiyaç sahibi yoksullara yedirin. Sonra (hac ibadetini tamamlayan kimseler) saç kesimi yapsın, (varsa) adaklarını yerine getirsin ve en eski mescit olan bu (kutsal) evi / Kabe'yi tavaf etsinler." dedik.
Ayet: 30-31
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, her kim Allah'ın yasaklarına saygı gösterirse, bu, onun için ahirette Rabb'in huzurunda iyi bir sonuç verir. Doğrusu bu ilahi kitapta / Kuran'da haram olduğu aktarılanlar hariç tüm hayvanlar size helaldir. Öyleyse putların pisliğinden ve yalan sözlerden uzak durun. Böylece putları / sahte ilahları ortak koşmadan ve hiçbir batıl inanç (hurafe) karıştırmadan Allah'a inanın. Çünkü Allah'a ortak koşan putperestlerin / müşriklerin sonu -uçurumdan aşağıya düşen ve parçaları akbabalar tarafından yenen ya da (kuvvetli bir) rüzgar tarafından ıssız bir yere savrulan bir kimsenin sonu gibi- (kötü olur.)
Ayet: 32
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, her kim Allah'ın belirlediği dini simgelere saygı gösterirse, bu, onun kalbindeki takva ilkesindendir, (yani Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranma ve yasaklarından sakınma ilkesindendir.)
Ayet: 33
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, haccın dini simgeleri size belli bir süreye / ölüm vaktine kadar fayda verir. Çünkü o simgeler en eski mescit olan (kutsal) ev / Kabe ile ilgilidir.
Ayet: 34-35
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Biz (İslam'a inanan) her topluma uymaları gereken kuralları emrettik. Böylece Biz (İslam'a inananların) -Allah'ın onlara lütfettiği dört ayaklı çiftlik hayvanlarını- kurban ederlerken Onun yüce adını anmalarını istedik. Ey insanlar, sizin ilahınız tek ilahtır / Allah'tır. (Allah'tan başka ilah yoktur.) Öyleyse Allah'a teslim olup İslam'ı kabul edin. Ey elçi, Allah'a gönülden boyun eğenlere / İslam'a inananlara (cenneti) müjdele. Doğrusu onlar (yani İslam'a inananlar) Allah anıldığında kalpleri ürperen, başlarına gelen sıkıntılar karşısında sabırla dayanışarak hareket eden ve namazı düzenli kılmakla beraber kendilerine lütfettiğimiz nimetlerden (İslam için) harcama / yardım yapan kimselerdir.
Ayet: 36-37
Ey İslam'a inananlar, şunu iyi bilin ki, Biz hacda kurban edilen hayvanları sizin için Allah'a ibadetin simgelerinden yapmışızdır. Çünkü bunda sizin için bir fayda vardır. Öyleyse o hayvanları sırayla kurban ederken Allah'ın yüce adını anın. Sonra (kurban edilen hayvan) yere serilene (ve canını tam olarak verene kadar bekleyin.) Ey İslam'a inananlar, o kurbanların etlerinden hem siz yiyin hem de sizden isteyen ve istemeyen (ihtiyaç sahibi) kimselere yedirin. Bu böyledir. Biz kurbanlık hayvanları sizin hizmetinize sunmuşuzdur. Umulur ki şükredersiniz. Doğrusu onların etleri ya da kanları değil; ancak (kalbinizdeki) takva ilkesi (yani Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranma ve yasaklarından sakınma ilkesi) Allah'a ulaşır. Bu böyledir. Allah (o hayvanları) sizin hizmetinize sunmuştur. Öyleyse (onları keserken) sizi dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelten Allah'ı yüceltin. (Allah'ın yüceliğini dile getirin) Ey elçi, iyi işler yapanlara (cenneti) müjdele.
Ayet: 38-40
Şüphesiz ki Allah, İslam'a inananları savunur; çok hain ve çok nankör olan kimseleri ise sevmez. Artık (putperest / müşrik Araplar tarafından) kendilerine savaş açılan (İslam'a inananlara) savaş izni verilmiştir. Çünkü onlar haksızlığa / zulüme uğramıştır. Şüphesiz ki Allah onlara yardım etmeye (ve onları zafere ulaştırmaya) gücü yetendir. Doğrusu İslam'a inananlar sadece 'Allah hepimizin tek Rabb'idir / Allah'tan başka ilah yoktur' demeleri yüzünden, haksızca yurtlarından (Mekke'den) çıkarılmıştır; (ama Allah o zalimleri İslam'a inananların elleriyle cezalandıracaktır.) Şayet Allah insanlardan bazılarını bazılarıyla engellemeseydi, şimdiye kadar yeryüzündeki tüm manastırlar, havralar, kiliseler ve içinde Allah'ın yüce adının çokça (şükürle) anıldığı mescitler (şimdiye kadar) zalimler tarafından yıkılmış olurdu. Şüphesiz ki Allah, (İslam için) Ona yardım edenlere yardım edecek (ve onları başarıya ulaştıracaktır.) Şüphesiz ki Allah en güçlüdür ve en üstündür.
Ayet: 41
Doğrusu Biz İslam'a inananlara yeryüzünde bir imkan / iktidar verdiğimizde, onlar namazı düzenli kılmakla beraber (İslam için) zekat verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Şüphesiz ki her şeyin sonu Allah'a varır.
Ayet: 42-44
Ey elçi, putperest / müşrik Araplar seni yalanlıyorlarsa, şunu iyi bil ki, onlardan önce Nuh'un toplumu, Ad ve Semud toplumları, İbrahim'in karşı çıktığı inkarcı toplumu, Lut'un toplumu ve Medyen halkı da (elçilerimi yalanlamışlardı.) Musa da yalanlanmıştı. Ben o İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlere (tövbe edip İslam'a inanmaları için ölüm vakitlerine kadar) bir süre verdim; ama sonra (yani günahta ısrar edenleri) cezalandırdım. Sonuçta kendilerini nasıl cezalandırdığımı (gördüler.)
Ayet: 45-46
Doğrusu Biz halkı haksızlıkta / zulümde ısrar eden nice beldeyi cezalandırıp yok ettik. (Şimdi) onlardan geriye alt üst olmuş beldeleri, kurumuş boş kuyuları ve görkemli saray harabeleri kalmıştır. Doğrusu putperest / müşrik Araplar yeryüzünde gezip (önceki inkarcıların sonunun çok kötü olduğunu gördüler.) Ama İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Arapların akıllarını kullanacak kalpleri (vicdanları) da gerçekleri işitecek kulakları da yoktur. Doğrusu gerçek körlük, gözlerin görmemesi değil göğüsteki kalplerin (vicdanların) kör olmasıdır (yani gerçekleri ısrarla görmemesidir.)
Ayet: 47
Ey elçi, İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerden bazıları (alay ederek) senden (uğrayacakları) cezayı onlara hemen getirmeni istiyorlar. Herkes şunu iyi bilsin ki, Allah verdiği sözden dönmez; ama Rabb'ine göre bir gün sizin hesabınıza göre bin yıl gibi olabilir.
Ayet: 48
Doğrusu Ben halkı haksızlıkta / zulümde ısrar eden nice beldeye (tövbe edip İslam'a inanmaları için ölüm vakitlerine kadar) bir süre verdim, ama sonra (yani günahta ısrar edenleri) cezalandırdım. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, ahirette huzuruma dönüp tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.
Ayet: 49-51
Ey elçi, de ki: "Ey insanlar, ben sizin için sadece apaçık bir uyarıcıyım." Sonuçta İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimselere ahirette bağışlanma ve cömert (sonsuz) cennet nimetleri vardır. Diğer yandan bildirdiğimiz gerçeklere engel olmaya çalışan kimseler ise cehennem ateşine girecektir.
Ayet: 52-54
Ey elçi, şunu iyi bil ki, şeytan senden önce gönderdiğimiz her elçinin / her peygamberin beklentisine de (vesvese) katmak istedi. Ama Allah (lütfettiği akılla) şeytanın kattığı vesveseyi yok eder ve bildirdiği gerçekleri sağlamlaştırır. Şüphesiz ki Allah her şeyi en iyi bilendir ve en doğru kararı verendir. Diğer yandan Allah kalplerinde (manevi) bir hastalık (yani kişilik bozukluğu) olan ve katı kalpli davranan kimseleri şeytanın vesvesesiyle sınamak ister. Doğrusu haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimler (İslam'a karşı) derin bir düşmanlık içindedir. Ey elçi, Allah, kendilerine (önceki) ilahi kitapların bilgisi verilen kimselerin bu ilahi kitabın / Kuran'ın, "Rabb'inden gelen gerçekler olduğunu" bilmelerini ister. Öyleyse onlar bu ilahi kitaba / Kuran'a inanmalı ve Allah'a gönülden boyun eğmelidir. Şüphesiz ki Allah İslam'a inananları dosdoğru yola / doğruluğa yöneltendir.
Ayet: 55-57
Doğrusu İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler kıyametin kopması onlara bir anda (hiç beklemedikleri bir yerden) gelene kadar, yani sonu olmayan günün (kıyamet gününün) cezasına uğrayana kadar gerçeklerden / İslam'dan / doğruluktan şüphe etmeyi sürdürecektir. Ama kıyamet günü hükümranlığın tek sahibi olan Allah insanlar arasında onların (İslam'dan) ayrılığa düştüğü konularda hükmünü verecektir. Sonuçta İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimseler nimet cennetlerine girecektir; İslam'ı ısrarla inkar eden ve bildirdiğimiz gerçekleri yalanlayan kimseler ise işte onlar ahirette alçaltıcı cezalara uğrayacaktır.
Ayet: 58-59
Doğrusu Allah, dosdoğru yolu / İslam için hicret eden sonra o yolda öldürülen veya ölen kimselere (şehitlere) ahirette (cennet) nimetlerini lütfedecektir. Şüphesiz ki Allah en iyi nimetleri lütfedendir. Allah onları hoşnut olacakları bir yere (cennete) sokacaktır. Şüphesiz ki Allah her şeyi en iyi bilendir ve en hoşgörülüdür.
Ayet: 60-62
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, her kim haksız bir saldırıya uğradıktan sonra benzer bir karşılık verirse, sonra da tekrar haksız bir saldırıya uğrarsa Allah ona yardım eder. Şüphesiz ki Allah çok affedicidir ve çok bağışlayandır. Çünkü Allah (her gün) geceyi gündüze, gündüzü de geceye sokandır. Doğrusu Allah gerçeğin ta kendisidir. Putperestlerin / müşriklerin Allah'tan başka dua ettikleri (putlar / sahte ilahlar) ise (bir gerçek değil) batıl inançtır / hurafedir. Şüphesiz ki Allah en yücedir ve en büyüktür.
Ayet: 63-64
Ey elçi, Allah'ın gökten yağmur yağdırdığını ve (o suyla) yeryüzünün yeşillendiğini biliyorsun. Şüphesiz ki Allah (büyük) lütuflar sahibidir ve her şeyden ayrıntısıyla haberdardır. Şunu iyi bilin ki, Allah göklerde ve yerdeki herkesin / her şeyin tek sahibidir. Şüphesiz ki Allah en zengindir / hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır ve en çok övülendir.
Ayet: 65-66
Ey elçi, Allah'ın yeryüzündeki her şeyi ve denizde yüzen gemileri emriyle hizmetinize sunduğunu ve -yeryüzüne düşmemesi için- göğü (yani göktaşlarını) tuttuğunu biliyorsun. Doğrusu ancak Allah'ın izin verdiği şey olur. (Onun izin vermediği şey ise asla olmaz.) Şüphesiz ki Allah insanlara en şefkatlidir ve en merhametlidir. (Ey insanlar, şunu iyi bilin ki,) size hayat veren de, sizi (bu dünyada) öldürecek ve (ahirette) diriltecek olan Allah'tır. Ama İslam'ı ısrarla inkar eden insanlar çok nankördür.
Ayet: 67
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Biz (İslam'a inanan) her topluma uymaları gereken kuralları emrettik. Öyleyse ey elçi, inkarcılar Allah'ın emri konusunda seninle tartışıp çekişmekten vazgeçmelidir. Ey elçi, (insanları) Rabb'ine davet et. Çünkü sen (Ondan gelen) dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelten bir doğruluk rehberine uymaktasın.
Ayet: 68-69
Ey elçi, eğer inkarcılar seninle mücadele ederlerse onlara de ki: "Şüphesiz ki Allah tüm yaptıklarınızı en iyi bilendir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, kıyamet günü Allah sizin (İslam'dan) ayrılığa düştüğünüz konularda hükmünü verecektir."
Ayet: 70-71
Ey elçi, Allah'ın gökte ve yerde olan herkesi / her şeyi bildiğini biliyorsun. Doğrusu bu (bilgiler büyük / ana) bir kitapta yazılıdır. Şüphesiz ki (her şeyi bilmek) Allah için çok kolaydır. (Buna rağmen) putperestler / müşrikler Allah'tan başka Onun hiçbir kanıt indirmediği ve hiçbir bilgiye / belgeye dayanmadıkları putlara / sahte ilahlara da ibadet (dua) ederler. Sonuçta haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimlerin ahirette hiçbir yardımcısı olmayacaktır.
Ayet: 72
Ey elçi, bildirdiğimiz apaçık gerçekler onlara okunup aktarıldığında, İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Arapların yüzlerinde bir nefret ifadesi görebilirsin. Onlardan bazıları da bildirdiğimiz gerçekleri onlara okuyup aktaran İslam'a inananlara neredeyse saldıracak gibi olurlar. Ey elçi, onlara de ki: "Peki, size daha kötü olan bir haberi vereyim mi? Şunu iyi bilin ki, Allah İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlere cehennem ateşini söz vermiştir. Doğrusu cehennem varılacak en kötü yerdir."
Ayet: 73-74
Ey insanlar, (ey putperest / müşrik Araplar,) şimdi size verilen şu örneği (dikkatlice) dinleyin: Doğrusu sizin Allah'tan başka dua (ibadet) ettiğiniz putlar / sahte ilahlar -hepsi bir araya toplansalar da- bir sineği bile yaratamazlar. Ya da bir sinek onlardan bir şeyi kapıp götürse, onlar onun götürdüğü şeyi kurtarıp geri alamazlar. Doğrusu (putlara / sahte ilahlara dua edip) istekte bulunanlar da, kendilerinden istekte bulununan putlar / sahte ilahlar da güçsüzdür. (Ne yazık ki putperest / müşrik Araplar) Allah'ın yüceliğini doğru değerlendirmediler. Şüphesiz ki Allah en güçlüdür ve en üstündür.
Ayet: 75-76
Doğrusu Allah meleklere melek elçiler, insanlara da insan elçiler seçer. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işitendir ve her şeyi hakkıyla görendir. Doğrusu Allah tüm varlıkların öncesini ve sonrasını bilir. Sonuçta her konu (hesabının sorulması için) Allah'ın huzuruna döndürülecektir.
Ayet: 77-78
Ey İslam'a inananlar, rükuya ve secdeye giderek namaz kılın, yalnız Rabb'inize ibadet edin ve iyi işler yapın. Umulur ki kurtuluşa / gerçek mutluluğa / cennet nimetlerine erişirsiniz. Allah için (İslam düşmanlarına karşı) gerektiği gibi mücadele (cihat) edin. Şunu iyi bilin ki, Allah sizi seçmiştir ve size dinde (İslam'da) hiçbir sıkıntı yüklememiştir.'tır. Öyleyse (inanç) atanız İbrahim'in (İslam) toplumuna / inancına (uyun.) Sizi -daha önce de bu ilahi kitapta / Kuran'da da- "İslam'a inananlar / Müslümanlar" olarak adlandıran Allah'tır. Allah bu elçinin size şahit (örnek) olmasını, sizin de tüm insanlara şahit (örnek) olmanızı istemiştir. Öyleyse namazı düzenli kılın, (İslam için) zekat verin ve Allah'a bağlanın. Şüphesiz ki Allah sizin (gerçek) dostunuzdur. Şüphesiz ki Allah en iyi dosttur ve en iyi yardımcıdır.