"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, göklerde ve yerdeki herkes / her şey Allah'ın yüceliğini anarak hareket etmektedir. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve en doğru kararı verendir.
Ayet: 2
Ey İslam'a inananlar, şunu iyi bilin ki, ehli kitaptan İslam'ı ısrarla inkar eden (Yahudi Nadiroğulları kabilesini) ilk kuşatmanızda yurtlarından çıkaran Allah'tır. Siz onların kalelerinden çıkacağını sanmıyordunuz. Onlar da (içinde bulundukları) kalelerin kendilerini Allah'ın cezasından koruyacağını sanıyorlardı. Ama Allah'ın cezası onlara hiç beklemedikleri bir yerden geldi ve O, onların kalplerine büyük bir korku saldı. Böylece Nadiroğullarından olan Yahudiler kendi elleriyle ve (bazı) İslam'a inanan (Medinelilerin) elleriyle evlerini yıkarak (gittiler.) Öyleyse ey ileri görüş sahipleri, bu olaydan ibret almanız gerekir.
Ayet: 3-4
Şayet Allah onlara sürgün edilme (cezasını) yazmasaydı, onları bu dünyada (daha şiddetli) cezalandırırdı. Ahirette de onlar cehennem ateşi cezasına uğrayacaktır. Çünkü onlar Allah'a ve elçisine karşı düşmanlık ettiler. Artık Allah'a düşmanlık edenler şunu iyi bilsinler ki, Allah (hak edenleri) şiddetle cezalandırandır.
Ayet: 5-10
Ey İslam'a inananlar, (Yahudi Nadiroğulları kabilesinin kuşatmasında) oradaki hurma ağaçlarından bazılarını kesmeniz ya da kesmemeniz ancak Allah'ın izniyle gerçekleşmiştir. Çünkü Allah günahta ısrar eden fasıkları üzmek ister. Ey İslam'a inananlar, siz Allah'ın onlardan (alıp) elçisine verdiği "savaşsız ganimetler / fey" için at veya deve koşturup savaşmış değilsiniz. Ama Allah elçilerini dilediklerine üstün getirir. Şüphesiz ki Allah her şeye gücü yetendir. Herkes şunu iyi bilsin ki, Allah'ın savaşsız ele geçirilen o beldenin halkından elçisine verdiği ganimetler Allah'a, elçisine, en yakından başlayıp (ihtiyaç sahiplerine,) yetimlere, yoksullara ve yolda / sokakta kalan zor durumdaki kimselere aittir. Çünkü Allah o ganimetin (sadece) zenginleriniz arasında (el değiştiren) bir güç olmasını istemez. Öyleyse ey İslam'a inananlar, bu elçi size (ganimetten) neyi verirse, onu alın; neyi de yasaklayıp (vermezse,) ondan vazgeçin. Daima Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakının. Şüphesiz ki Allah (hak edenleri) şiddetle cezalandırandır. Doğrusu (öncelikli olarak) İslam'a inandıkları için (putperest / müşrik Araplar tarafından) yurtlarından (yani Mekke'den) çıkarılan ve servetlerine el konulan ama (zor duruma sokulmalarına rağmen) Allah'ın lütfunu ve rızasını dileyip Allah'a ve elçisine yardım eden yoksul muhacirler (o ganimetten pay almaya) hak sahibidir. Çünkü onlar doğru sözlü olan kimselerdir. Diğer yandan onlar (Medine'ye gelmeden) önce (Medine'yi) İslam inancına yurt etmiş olan (Ensar) da kendilerine hicret eden (Muhacirleri) çok severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde hiçbir sıkıntı duymazlar. Çünkü onlar -kendilerinin ihtiyacı olsa bile- (İslam'a inanan kardeşlerini) kendilerine tercih ederler. Doğrusu kendi bencilliğinden sakınanlar, işte onlar, kurtuluşa / gerçek mutluluğa / cennet nimetlerine erişecek olan kimselerdir. Daha sonra gelen İslam'a inananlar (onlar için de dua edecek ve): "Ey Rabb'imiz, bizi ve bizden önce İslam'a inanan kardeşlerimizi bağışla ve kalbimizde İslam'a inananlara karşı hiçbir kötü duygu bırakma. Ey Rabb'imiz, şüphesiz ki Sen en şefkatlisin ve en merhametlisin." diyecektir.
Ayet: 11-13
Ey elçi, ehli kitaptan İslam'ı ısrarla inkar eden (Medineli Yahudi) kardeşlerine: "Medine'den sürgün edilirseniz, biz de sizinle beraber çıkarız ve sizin aleyhinize hiç kimseye uymayız. Size savaş açılırsa da, biz size yardım ederiz." diyen münafıkları / ikiyüzlüleri biliyorsun. Ama Allah şahittir ki, onlar yalancılardır. Doğrusu eğer Medineli Yahudiler (yurtlarından sürgün edilip) çıkarılırlarsa, o münafıklar / ikiyüzlüler onlarla beraber Medine'den çıkacak değildir. Eğer Medineli Yahudilere savaş açılırsa da, o münafıklar / ikiyüzlüler onlara yardım edecek değildir. Doğrusu o münafıklar / ikiyüzlüler onlara (bir konuda) yardım etseler bile, (zorlanınca) arkalarını dönüp kaçarlar. Sonuçta İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler yardımsız / çaresiz kalacaktır. Ey İslam'a inananlar, şunu iyi bilin ki, o münafıkların / ikiyüzlülerin içlerinde Allah korkusundan daha çok sizin korkunuz vardır. Çünkü onlar gerçekleri anlamak istemeyen kimselerdir.
Ayet: 14
Ey İslam'a inananlar, (Medineli Yahudiler) size karşı topluca bir meydan savaşı yapmak yerine kaleyle korunmuş bir beldeden, yani kale duvarlarının arkasından savaşmayı tercih ediyorlar. (Ayrıca) onların kendi aralarında şiddetli çekişmeler de vardır. Siz onları bir topluluk sanabilirsiniz; ama onların kalpleri bir değildir. Çünkü onlar aklını kullanmayan kimselerdir.
Ayet: 15
Yahudi Nadiroğulları kabilesinin sonu, onlardan kısa bir süre önce sürgün edilen Kaynukaoğulları kabilesinin sonu gibi kötü oldu. Onlar yaptıkları kötülüklerin cezasını çektiler. Sonuçta (ahirette) onlar şiddetli cezalara uğrayacaktır.
Ayet: 16-17
Doğrusu münafıklar / ikiyüzlüler aynen şeytan gibi (insanları kandırırlar.) Çünkü şeytan insanlara: "İslam'ı inkar et' diyerek (onları kandırmaktadır.) Ama (bazıları ona uyup) İslam'ı inkar ettiğinde, şeytan (iş işten geçtikten sonra / ahirette) onlara: "Doğrusu ben sizden uzağım. Çünkü ben tüm varlıkların Rabb'i olan Allah'tan korkarım." diyecektir. Sonuçta şeytanın ve ona uyan kimselerin sonu, sonsuza kadar cehennem ateşinde (ceza çekmek) olacaktır. Çünkü haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimlerin cezası budur.
Ayet: 18-20
Ey İslam'a inananlar, Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakının. -Herkes yarın (yani ahiret) için bu dünyada yaptıklarına bir bakmalıdır.- Öyleyse daima Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakının. Şüphesiz ki Allah tüm yaptıklarınızdan haberdardır / ahirette sizi hesaba çekecektir. Sakın Allah'ı unutan ve (bu yüzden) Allah'ın kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın! Çünkü onlar günahta ısrar eden fasıklardır. Doğrusu cehenneme girecek olan kimselerle cennete girecek olan kimseler asla bir olamazlar. Doğrusu cennete girecek olan kimseler gerçek başarıyı kazanan kimselerdir.
Ayet: 21
Şayet Biz bu ilahi kitabı / Kuran'ı bir dağın üzerine indirseydik, o dağın Allah'a karşı çıkmaktan korkup paramparça olduğunu görürdün. İşte bunlar insanlara verdiğimiz örneklerdir. Umulur ki insanlar gerçekleri düşünüp öğüt alırlar.
Ayet: 22-24
Allah'tan başka ilah yoktur / Allah tüm varlıkların tek ilahıdır. Şüphesiz ki Allah görülen-görülmeyen her şeyi en iyi bilendir, en bağışlayıcıdır ve en merhametlidir. Allah'tan başka ilah yoktur / Allah tüm varlıkların tek ilahıdır. Allah her şeyin hükümranıdır, her şeyden kutsaldır, barış / esenlik sunandır, güven verendir, koruyandır, en üstündür, yaptırıcı güç sahibidir ve en büyüktür. Doğrusu Allah putperestlerin / müşriklerin Ona ortak koştuğu şeylerden uzaktır. Allah (tüm varlıkları) yaratandır, eşsiz var edendir ve şekillendirendir. Doğrusu Allah en güzel isimlerin sahibidir. Göklerde ve yerdeki her şey Onun yüceliğini anarak hareket eder. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve en doğru kararı verendir.