"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1-5
KAF ( Dikkat! ) Bu yüce ilahi kitap / Kuran gerçeklere şahittir. Ama putperest / müşrik Araplar onlara kendi aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar. İslam'ı inkar eden o putperest / müşrik Araplar: "Şaşılacak bir şey! Ne yani? Ölüp toprak olduktan sonra (ahirette) tüm yaptıklarımızdan hesaba çekilmeye mi döndürüleceğiz? (Hayır!) Böyle bir dönüş uzak bir ihtimaldir." dediler. Doğrusu Biz toprağın onların cesetlerinden neyi (çürütüp) eksiltiğini bilmekteyiz. Doğrusu Bizim huzurumuzda (her şeyi) koruyan (büyük / ana) bir kitap (yani Levh-i Mahfuz) vardır. (Ne yazık ki) putperest / müşrik Araplar kendilerine gelen gerçekleri yalanladılar. Çünkü onlar (büyük) bir bocalamanın içindedir.
Ayet: 6-8
Onlar üstlerindeki göğü nasıl kusursuzca kurduğumuzu ve onu yıldızlarla süslediğimizi, yeryüzünü nasıl yaydığımızı, (düzlükler var edip onu yaşama uygun yaptığımızı,) oraya dağlar koyduğumuzu ve yeryüzü toprağında (tadı ve kokusu) hoş olan her çeşit bitkiyi bitirdiğimizi bakıp görmediler mi? (İşte bu,) Allah'a gönülden yönelen her kulun gönül gözlerini açan bir gerçektir ve ilahi bir öğüttür.
Ayet: 9-11
Doğrusu Biz gökten bereketli yağmurlar indirip onunla -kullarımıza birer nimet olsun diye- (nice) bahçeler, ekin tarlaları ve salkımları yere sarkan yüksek hurma ağaçları bitirmekteyiz. Böylece Biz ölü haldeki / kurak beldeleri yağmurla diriltmekteyiz. (Bu böyledir. Ey insanlar, siz ahirette böyle diriltilip topraktan) çıkarılacaksınız.
Ayet: 12-14
Geçmişte putperest / müşrik Araplardan önce Nuh toplumu da Res halkı da Semud toplumu da Ad toplumu da Firavunun toplumu da Lut'un soydaşları da Eyke halkı da Tubba toplumu da gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanladılar. Hepsi elçilerimizi yalanladı. Sonra da ceza tehdidimiz (onların üzerinde) gerçekleşti.
Ayet: 15-16
(Hayır! -Bazılarının zanlarının / boş iddialarının aksine- bu evreni) ilk yaratışımız da (hiçbir şey de) yormuş değildir. (Çünkü Biz asla yorulmayız.) Ama putperest / müşrik Araplar (ahirette) yeni bir yaratılışla yaratılıp (tüm yaptıklarından hesaba çekileceklerinden) şüphe içindedir. Doğrusu insanın yaratıcısı Biziz. Öyleyse Biz insanın kendine verdiği vesveseleri biliriz. Şüphesiz ki Biz insana şah damarından daha yakınız.
Ayet: 17-20
Doğrusu herkesin sağında ve solunda oturan ve onun tüm yaptıklarını kaydeden iki görevli (melek) vardır. Böylece bir kimse bir şey söylediğinde, her an onun yanında -gözcü olarak- bulunan melekler (görevlerini yaparlar.) Doğrusu melekler bir gerçek olarak herkese gelecek olan ölüm sarhoşluğu anında: "İşte bu, senin ömürün boyunca kaçtığın ölümdür." diyecektir. Sonra kıyametin kopmasını bildiren Sur borusuna üflendiğinde, melekler İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlere: "İşte bu, Allah'ın (size) söz verdiği (hesap) günüdür." diyecektir.
Ayet: 21-35
(Kıyamet günü) herkes (yanında) bir yol gösterici ve bir tanık ile (yani iki görevli melekle) beraber (hesaba çekilmeye) gelecektir. (O vakit Allah İslam'ı ısrarla inkar eden her bir kafire): "Doğrusu sen (dünyadayken) bu gerçekten (yani ahireteki hesaptan) gaflet / umursamazlık içindeydin. Ama (ahirette) Biz senin (dünyadayken kendi gözlerine çektiğin gaflet / umursamazlık) perdesini kaldırdık. Böylece bugün senin gözlerin gerçekleri keskin bir şekilde görecektir." diyecektir. Sonra (dünyadayken İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin) arkadaşı (olan şeytan): "Yanımdaki bu arkadaşım (cezasını çekmeye) hazırdır." diyecektir. (Daha sonra Allah iki cehennem görevlisine): "İslam'ı ısrarla inkar eden her bir inatçı kafiri cehenneme atın. Çünkü onlar iyiliğe engel olan, (Allah'ın koyduğu sınırları) çiğneyen, (ahiretten / ahiretteki hesaptan) şüphe eden ve Allah ile beraber (sahte) bir ilah daha edinen kimselerdi. Bu yüzden onları şiddetli cezalara atın." diyecektir. Ahirette (dünyadayken İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin) arkadaşı (olan şeytan): "Ey Rabb'imiz, doğrusu ben onları azgınlaştırmadım; ama onlar (zaten azgındılar ve kendi tercihleriyle) derin bir sapkınlığın içindeydi." diyecektir. (İnsanlar şeytanla tartışıp çekişince,) Allah insanlara: "Sakın Benim huzurumda tartışıp çekişmeyin! Çünkü Ben (ahiretteki ceza) tehditlerimi göndermiştim. (Ama siz onları dikkate almadınız.) Şüphesiz ki Benim sözlerim / hükümlerin asla değişmez. Şüphesiz ki Ben kullarıma asla haksızlık etmem." diyecektir. Kıyamet günü, Biz cehenneme: "Doldun mu?" diyeceğiz; o da (Bize): "(Henüz dolmadım.) Daha yok mu?" diyecektir. Diğer yandan da cennet Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimselere yaklaştırılacaktır. (Melekler cennete giren kimselere): "Bu (cennet) ödülü, hatadan dönen / tövbe eden, gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu koruyan ve Rahman'a karşı çıkmaktan gönülden korkup Ona gönülden yönelen bir kalple gelen kimseler içindir. (Haydi, şimdi) selamla / esenlikle cennete girin. İşte bu, sonsuzluk günüdür." diyecektir. Böylece onlar cennette canlarının istediği her şeye ve onlara fazladan lütfettiğimiz birçok nimete erişecektir.
Ayet: 36-37
Doğrusu Biz putperest / müşrik Araplardan önce nice -daha güçlü- inkarcı nesilleri cezalandırıp yok ettik. (Cezamız geldiğinde,) onlar, 'kaçıp sığınacak bir yer var mı?' diyerek cezamızdan kurtulmak için bir delik aradılar (ama bulamadılar.) İşte bunda (hisseden) bir kalbi olan -yani gerçekleri dinleyen ve gerçeklere (inanıp) şahit olan- kimselerin alacağı ilahi bir öğüt vardır.
Ayet: 38-40
Doğrusu Biz gökleri, yeri ve arasındakileri (yani her şeyi) altı evrede yarattık ve hiç de yorulmadık. (Yani 'Allah gökleri ve yeri altı günde yarattı ve yorulduğu için Cumartesi günü dinlendi' iddiası, Yahudilerin Allah'a attığı bir iftiradır.) Öyleyse ey elçi, putperest / müşrik Arapların çirkin sözlerine karşı sabırla dayanışarak hareket et. Ey elçi, güneşin doğuşundan önce de güneşin batışından önce de Rabb'inin yüceliğini hamd ile anarak hareket et. Ey elçi, geceleyin de (gündüzleyin de secdelerden önce de) secdelerden sonra da daima Allah'ın yüceliğini anarak hareket et.
Ayet: 41-44
Ey elçi, ölüme çağıran meleğin seni en yakın bir yerden çağıracağı günü bekle. Kıyamet günü insanlar gerçeklerin haykırışını işitecektir. İşte o gün kabirden çıkış (diriliş) günüdür. Doğrusu yaşatan da öldüren de Biziz. Sonuçta herkes huzurumuza varıp tüm yaptıklarından hesaba çekilecektir. Kıyamet günü yeryüzü yarılıp (parçalanacaktır ve toprağın içindeki) insanlar hızla dışarı çıkacaktır. Doğrusu ahirette insanları (diriltip) bir araya toplamak Bizim için çok kolaydır.
Ayet: 45
Şüphesiz ki Biz İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin söylediğı (çirkin) sözleri en iyi bileniz. Ey elçi, sen onları (İslam'a inanmaya) zorlayacak) değilsin; (sen ancak seni dinleyen insanlara öğüt verebilirsin.) Öyleyse ey elçi, (ahiretteki ceza) tehdidimizden korkanlara bu ilahi kitapla / Kuran'la öğüt ver.