"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1-4
Putperest / müşrik Araplardan biri (bu elçiyi alaya alıp İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin üzerinde) gerçekleşecek olan cezanın (hemen gelmesini) istedi. Doğrusu İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin asla karşı koyamayacakları o ceza, (onlara bu elçiden değil ancak) tüm yüceliklerin sahibi olan Allah'tan gelecektir. (Ama onlar acele etmesinler; çünkü zaman görecelidir.) Örneğin melekler ve vahiy meleği Cebrail Allah'ın huzuruna (melekler için çok kısa bir sürede ama insanların hesabına göre) elli bin yıl süren bir günde yükselirler.
Ayet: 5-7
Öyleyse ey elçi, (İslam için) en güzel şekilde sabırla dayanışarak hareket et. Çünkü İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar o cezayı çok uzak (bir ihtimal olarak) görüyorlar ama Biz onu çok yakın (bir gerçek olarak) görüyoruz.
Ayet: 8-18
Kıyamet günü gökyüzü (potada eritilmiş) maden gibi (kıpkırmızı) olacaktır, dağlar parçalanıp yün gibi etrafa savrulacaktır ve en yakın dostlar bile birbirlerinin durumlarını soramayacaktır. (O gün davalı ve davacı) insanlar birbirlerine gösterilecektir (ve) suçlu insanlar çocuklarını, hanımlarını, kardeşlerini, onları koruyan toplumlarını ve yeryüzündeki herkesi / her şeyi feda edip (kıyamet gününün cezasından) kurtulmak isteyecektir. Ama (o vakit artık iş işten geçmiş olacaktır ve) onların derilerini yakıp sökecek olan cehennem ateşi alevlenecektir. Cehennem ateşi gerçeklere / İslam'a / doğruluğa sırt dönüp İslam'dan yüz çeviren ve servet toplayıp (ihtiyaç sahiplerine yardım etmek yerine) istif istif yığarak saklayan kimseleri çağıracaktır.
Ayet: 19-35
Doğrusu insanlar çok sabırsız yaratılmıştır. İnsanlardan birçoğu kendisine kötü bir şey dokunduğunda sızlanır; kendisine iyi bir şey dokunduğunda ise cimri davranır. Diğer yandan (İslam'a inanıp) namazlarını düzenli kılan, servetlerinin içinde ihtiyaç sahiplerinin -talep etse de, etmese de- belli bir hakkı olduğunu bilip (zekat veren) ve ilahi adalet gününe inanıp Rabb'lerinin vereceği cezadan korkan kimseler ise farklı davranırlar. Çünkü onlar hiç kimsenin Rabb'lerinin cezasından güvende olmadığını bilirler. Onlar eşleri -yani Allah'ın (evlenmeyi) ellerine izin verdiği / helal kıldığı (nikahlı oldukları) kimseler hariç- iffetlerini korurlar. İşte onlar (Allah'ın emirlerine uygun bir şekilde nikahlanan kimseler) asla kınanmazlar. Helalin ötesini (yani haramı) isteyenler ise Allah'ın koyduğu sınırı çiğneyen kimselerdir. Yine onlar (yani İslam'a inananlar) kendilerine emanet edilen şeylere ve sözleşmelerine özen gösterirler, şahitliklerini dosdoğru yaparlar ve namazlarını koruyup düzenli kılarlar. İşte onlar cennette ikram görecek olan kimselerdir.
Ayet: 36-39
Ey elçi, 'İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar sağdan-soldan (yani her yandan) toplanıp sana doğru niçin koşuyorlar' (biliyor musun? Ne yazık ki onlar sana İslam'a karşı çıkmak için koşuyorlar.) Öyleyse İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerden hiçbiri nimetlerle dolu olan cennete sokulacağını ummasın! Hayır! (Onlar ahirette diriltilip hesaba çekileceklerine inanmıyorlar; ama) Biz onları (bu dünyada) "o bildikleri şeyden" (yani aşağılık gördükleri bir damla sudan) yarattık. (Şüphesiz ki Bizim gücümüz onları ahirette diriltip hesaba çekmeye yeter.)
Ayet: 40-42
Ey insanlar, doğuların ve batıların (yani her yerin, herkesin ve her şeyin tek) Rabb'i olarak yemin ederim ki, Bizim gücümüz İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin tümünü yok edip yerlerine daha iyi insanları getirmeye de yeter. Hiç kimse de Bize engel olamaz. (Ama Biz insanları bu dünyada düşünce, inanç ve tercihlerinde özgür bırakıp karakterlerini sınamak isteriz.) Öyleyse ey elçi, İslam'ı ısrarla inkar eden kafirleri kendi hallerine bırak da onlar kendilerine söz verilen kıyamet günüyle karşılaşana kadar yanlışa dalıp oynasınlar.
Ayet: 43-44
Kıyamet günü İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler (diriltilip) hızla kabirlerinden çıkacaktır ve (hesaba çekilmek için) kendilerine belirlenmiş olan yerlere koşarcasına gidecektir. Onların gözleri (korkudan) yuvalarından fırlayacaktır ve yüzlerini utanç kaplayacaktır. İşte, onlara söz verilen kıyamet günü böyle bir gündür.