74- MÜDDESSİR SURESİNİN KISA TEFSİRİ

MÜDDESSİR SURESİNİN ANLAMI



"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"

Ayet: 1-7
Ey örtünüp (yatan) elçi, kalk ve (insanları) uyar. Ey elçi, daima Rabb'inin adını yücelt. Giysilerini temiz tut ve tüm kötülüklerden uzak dur. Sakın yaptığın bir iyiliği çok görüp başa kakma! Ey elçi, Rabb'inin rızasını kazanmak için daima sabırla dayanışarak hareket et.
Ayet: 8-10
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, (Sur) borusuna üflendiğinde, işte o vakit başlayacak olan) kıyamet günü çok zor bir gün olacaktır. (O gün) İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlere hiç kolay olmayacaktır.
Ayet: 11-26
Ey elçi, kendisini tek başına (çıplak olarak) yarattığım, sonra kendisine büyük bir servet, nimetlerime şahit olan çocuklar ve geniş imkanlar verdiğim; ama açgözlülük ederek Benden daha fazlasını isteyen (ve İslam'ı ısrarla inkar eden) kimseyi Bana bırak. Hayır, (o, cezasız kalmayacaktır.) Çünkü o, bildirdiğimiz gerçeklere karşı inat etti. (Bu yüzden) Ben onu sürekli artan sıkıntılara uğratacağım. Doğrusu o, İslam'ı ısrarla inkar etti ve (kendi çıkarını düşünüp) hesaplar yaptı. -Kahrolsun ki- o, çok ince hesaplar yaptı. Sonra -kahrolsun ki- o, daha da ince hesaplar yaptı. Daha sonra baktı ki (bu ilahi kitap / Kuran onun işine gelmiyor,) o vakit kaşlarını çatıp somurttu ve arkasını dönüp büyüklük tasladı. İslam'ı ısrarla inkar eden o kafir (iftira edip): "Bu Kuran, sadece aktarılarak öğrenilen bir sihirdir / aldatmacadır ve bir insan sözüdür." dedi. Sonuçta (ahirette) Ben onu cehennem ateşine atacağım.
Ayet: 27-31
Cehennem ateşi nedir bilir misin? (Cehennem ateşi) hiç durmadan ve hiç bırakmadan (yakan bir ateştir.) Doğrusu bu, insanlar için bir (ibret) tablosudur. Cehennemde on dokuz (büyük cehennem görevlisi / zebani) vardır. Doğrusu Biz cehennem ateşinin görevlilerini sadece meleklerden koyduk. (Ey insanlar, şunu iyi bilin ki,) Biz cehennem görevlilerinin sayısını başka bir sebeple değil ancak İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplara bir sıkıntı olsun, ehli kitap ikna olup İslam'a inansın, İslam'a inananların inancı artsın, ehli kitap ve İslam'a inananlar (ahiretten) asla şüphe etmesin ve kalplerinde (manevi) bir hastalık (yani kişilik bozukluğu) olan münafıklar / ikiyüzlüler ve İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler de (alay ederek): "Allah bu örnekle ne demek istiyor ki(!)" desinler diye belirttik. Bu böyledir. Allah dileyenleri (yani günahta ısrar edenleri) ısrarlı sapkınlıkları içinde bırakır; dileyenleri (yani İslam'a inananları) ise dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltir. Doğrusu Rabb'inin askerlerinin sayısını Ondan başkası bilemez. Doğrusu bu ilahi kitap / Kuran insanlar için ancak ilahi bir öğüttür.
Ayet: 32-38
Hayır! (İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin söyledikleri doğru değildir.) Doğrusu Ay, giden gece ve ardından gelen sabah Allah'ın bildirdiği gerçeklere şahittir. Cehennem ateşi en önemli gerçeklerden biridir ve insanlar için bir uyarıdır. (Ey insanlar, bu dünya hayatında) dileyenleriniz düzeltici / iyi işler yaparak doğrulukta ilerleyebilir; dileyenleriniz de doğrulukta geri kalabilir. Herkes sadece kendi yaptıklarından sorumludur.
Ayet: 39-48
Doğrusu ancak ahirette amel defterini sağ eliyle alacak olan kimseler cennetlere girecektir. Onlar günahta ısrar edip (cehenneme giren) suçlulara: "Sizi cehennem ateşine sürükleyen şey nedir?" diye soracaktır. (Cehenneme giren kimseler): "Doğrusu biz dünyadayken namaz kılmazdık, yoksulu doyurmazdık, batıl işlere dalanlarla beraber dalardık ve ölene kadar ilahi adalet gününe inanmazdık." diyecektir. Sonuçta (ahirette) hiçbir destekçinin desteği / hiçbir şefaatçinin şefaati onlara yarar sağlamayacaktır.
Ayet: 49-56
Öyleyse niçin bazıları bu ilahi hatırlatmaya / Kuran'a sırt çeviriyorlar. Onlar -sanki aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi- kaçıyorlar. Yoksa onlardan her biri -İslam'a inanmak için- kendisine (özel) ilahi sayfaların inmesini mi istiyor? Hayır! (Olamaz!) Doğrusu bazıları ahiretten / ahiretteki hesaptan korkmuyorlar. Ama bu ilahi kitap / Kuran sadece ilahi bir hatırlatmadır. Öyleyse dileyenler onu düşünüp öğüt alsınlar. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, eğer Allah dilemeseydi, siz bu ilahi kitabı / Kuran'ı düşünüp öğüt alamazdınız. (Doğrusu Allah sizin bu ilahi kitabı / Kuran'ı düşünüp öğüt almanızı ister.) Şüphesiz ki Allah, Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakınan kimselerle ve (hatadan dönenleri) bağışlayanlarla beraberdir.

سورة الـمـدثـر

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

يَٓا اَيُّهَا الْمُدَّثِّرُۙ ﴿1﴾ قُمْ فَاَنْذِرْۙ ﴿2﴾ وَرَبَّكَ فَكَبِّرْۙ ﴿3﴾ وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْۙ ﴿4﴾ وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْۙ ﴿5﴾ وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُۙ ﴿6﴾ وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْؕ ﴿7﴾ فَاِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِۙ ﴿8﴾ فَذٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسٖيرٌۙ ﴿9﴾ عَلَى الْكَافِرٖينَ غَيْرُ يَسٖيرٍ ﴿10﴾ ذَرْنٖي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحٖيدًاۙ ﴿11﴾ وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًاۙ ﴿12﴾ وَبَنٖينَ شُهُودًاۙ ﴿13﴾ وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهٖيدًاۙ ﴿14﴾ ثُمَّ يَطْمَعُ اَنْ اَزٖيدَۙ ﴿15﴾ كَلَّاؕ اِنَّهُ كَانَ لِاٰيَاتِنَا عَنٖيدًاؕ ﴿16﴾ سَاُرْهِقُهُ صَعُودًاؕ ﴿17﴾ اِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَۙ ﴿18﴾ فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَۙ ﴿19﴾ ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَۙ ﴿20﴾ ثُمَّ نَظَرَۙ ﴿21﴾ ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَۙ ﴿22﴾ ثُمَّ اَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَۙ ﴿23﴾ فَقَالَ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُۙ ﴿24﴾ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِؕ ﴿25﴾ سَاُصْلٖيهِ سَقَرَ ﴿26﴾ وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا سَقَرُؕ ﴿27﴾ لَا تُبْقٖي وَلَا تَذَرُۚ ﴿28﴾ لَوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِۚ ﴿29﴾ عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَؕ ﴿30﴾ وَمَا جَعَلْنَٓا اَصْحَابَ النَّارِ اِلَّا مَلٰٓئِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ اِلَّا فِتْنَةً لِلَّذٖينَ كَفَرُواۙ لِيَسْتَيْقِنَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اٖيمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَۙ وَلِيَقُولَ الَّذٖينَ فٖي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَٓا اَرَادَ اللّٰهُ بِهٰذَا مَثَلًاؕ كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْدٖي مَنْ يَشَٓاءُؕ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ اِلَّا هُوَؕ وَمَا هِيَ اِلَّا ذِكْرٰى لِلْبَشَرِ ﴿31﴾ كَلَّا وَالْقَمَرِۙ ﴿32﴾ وَالَّيْلِ اِذْ اَدْبَرَۙ ﴿33﴾ وَالصُّبْحِ اِذَٓا اَسْفَرَۙ ﴿34﴾ اِنَّهَا لَاِحْدَى الْكُبَرِۙ ﴿35﴾ نَذٖيرًا لِلْبَشَرِۙ ﴿36﴾ لِمَنْ شَٓاءَ مِنْكُمْ اَنْ يَتَقَدَّمَ اَوْ يَتَاَخَّرَؕ ﴿37﴾ كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهٖينَةٌۙ ﴿38﴾ اِلَّٓا اَصْحَابَ الْيَمٖينِؕۛ ﴿39﴾ فٖي جَنَّاتٍؕۛ يَتَسَٓاءَلُونَۙ ﴿40﴾ عَنِ الْمُجْرِمٖينَۙ ﴿41﴾ مَا سَلَكَكُمْ فٖي سَقَرَ ﴿42﴾ قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلّٖينَۙ ﴿43﴾ وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكٖينَۙ ﴿44﴾ وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَٓائِضٖينَۙ ﴿45﴾ وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدّٖينِۙ ﴿46﴾ حَتّٰٓى اَتٰينَا الْيَقٖينُؕ ﴿47﴾ فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعٖينَؕ ﴿48﴾ فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضٖينَۙ ﴿49﴾ كَاَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌۙ ﴿50﴾ فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍؕ ﴿51﴾ بَلْ يُرٖيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ اَنْ يُؤْتٰى صُحُفًا مُنَشَّرَةًۙ ﴿52﴾ كَلَّاؕ بَلْ لَا يَخَافُونَ الْاٰخِرَةَؕ ﴿53﴾ كَلَّٓا اِنَّهُ تَذْكِرَةٌۚ ﴿54﴾ فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُؕ ﴿55﴾ وَمَا يَذْكُرُونَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُؕ هُوَ اَهْلُ التَّقْوٰى وَاَهْلُ الْمَغْفِرَةِ ﴿56﴾