"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1-4
Doğrusu (tüm) hükümranlıkların sahibi olan Allah en yücedir. Şüphesiz ki Allah her şeye gücü yetendir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, hanginizin daha iyi işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan Allah'tır. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve çok bağışlayandır. Doğrusu üst üste yedi kat göğü (birbirleriyle uyum içinde) yaratan Allah'tır. Rahman olan Allah'ın yarattıklarında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Haydi, tekrardan bak, Allah'ın yarattıklarında bir düzensizlik bulabilir misin? Hatta tekrar tekrar bak. Sonunda gözlerin yılgın ve yorgun bir halde Allah'ın yarattıklarında bir düzensizlik bulamayacağını anlayacaktır.
Ayet: 5-12
Doğrusu Biz Dünya'nın içinde bulunduğu göğü lambalarla (yıldızlarla) süsledik ve onunla şeytanların (yani kahinlerin ve müneccimlerin) uydurduğu yalanları taşlayıp (çürüttük.) Ayrıca Biz onlara alevli cehennem ateşi cezasını hazırladık. Sonuçta Rabb'lerini ısrarla inkar eden kafirler ahirette cehennem cezasına uğrayacaktır. Doğrusu cehennem varılacak en kötü yerdir. Onlar cehenneme atıldığında kaynayan cehennemin çıkardığı uğultuyu duyacaktır. O vakit cehennem (İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlere duyduğu) öfkeden neredeyse patlayacak gibi olacaktır. Cehennemde görevli olan melekler cehenneme atılan her topluluğa: "Size (Allah'ın cezası hakkında uyaran) uyarıcılar gelmedi mi?" diye soracaktır. Onlar da: "Evet, bize uyarıcılar geldi; ama biz onları yalanlayıp, '(Hayır,) Allah (size) hiçbir şey indirmiş değildir. Siz ancak büyük bir sapkınlığın içindesiniz.' dedik. Keşke Allah'ın bildirdiği gerçekleri dinleyip aklımızı kullanmış olsaydık. O vakit cehennemin alevli ateşine girmiş olmazdık." diyecektir. Böylece onlar günahlarını itiraf edecektir. Sonuçta cehennemin alevli ateşine giren kimseler Allah'ın rahmetinden uzak olacaktır. Rabb'lerine karşı çıkmaktan gönülden korkan kimselere (yani İslam'a inananlara) ise (ahirette) bağışlanma ve büyük bir ödül (olan cennet) vardır.
Ayet: 13-15
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, söylediklerinizi gizleseniz de açıklasınız da, Allah için fark etmez. Şüphesiz ki Allah herkesin kalbinden geçeni (niyetini) en iyi bilendir. Her şeyin yaratıcısı olan Allah, yarattıklarını bilmez mi? (Tabii ki bilir.) Şüphesiz ki Allah (büyük) lütuflar sahibidir ve her şeyden ayrıntısıyla haberdardır / ahirette sizi tüm yaptıklarınızdan hesaba çekecektir. Şunu iyi bilin ki, yeryüzünü size boyun eğdiren / yaşamanıza uygun yapan Allah. Haydi, yeryüzünde yürüyüp gezin ve Onun nimetlerinden yiyip için. Sonuçta (ahirette) hepiniz Onun huzurunda toplanıp (tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.)
Ayet: 16-18
Ey İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar, gökte (ve yerde yüce olan) Allah'ın sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin olmayın. Bir bakarsınız, bir anda yer sarsılabilir... Gökte (ve yerde yüce olan) Allah'ın üzerinize taş yağdırmayacağından da emin olmayın. Sonuçta ceza uyarılarımın nasıl gerçekleştiğini anlayacaksınız. Doğrusu İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplardan önceki inkarcılar da gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanladılar. Sonuçta kendilerini nasıl cezalandırdığımı (gördüler.)
Ayet: 19
Bazıları üstlerinde kanat çırparak sürüler halinde uçan kuşları görüyorlar; (ama kimin onları havada tuttuğunu anlamıyorlar.) Doğrusu onları havada tutan (başkası değil) ancak Rahman'dır. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla görendir.
Ayet: 20-21
Ey İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar, sakın Rahman'dan başka size yardım edececeğini (sandığınız) askerlere güvenmeyin! Doğrusu İslam'ı inkar eden purperest / müşrik Araplar ancak bir aldanma içindedir. Bir düşünün bakalım, size nimetler veren Allah nimetini tutup (keserse,) size (Ondan başka) kim nimet verebilir? (Hiç kimse!) Ama (ne yazık ki) bazıları ısrarla (Allah'a karşı) bir isyanın ve bir nefretin içindedir.
Ayet: 22-24
Ey insanlar, bir düşünün bakalım, başını önüne eğerek (önünü görmeden) yürüyen mi yoksa düzgün bir şekilde (önünü görerek) dosdoğru yolda yürüyen mi hedefe daha doğru varır? (Tabii ki önünü görerek dosdoğru yolda yürüyen hedefine daha doğru varır.) Ey elçi, de ki: "Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, sizi yaratan ve size (sahip olduğunuz) kulakları, gözleri ve gönülleri veren Allah'tır. Ama siz Allah'a çok az şükrediyorsunuz. Doğrusu sizi yeryüzüne yayan Allah'tır. Sonuçta (ahirette) hepiniz Onun huzurunda toplanıp (tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.)"
Ayet: 25-27
İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerden bazıları (alay ederek) İslam'a inananlara: "Eğer doğruyu söylüyorsanız, Allah'ın (bizi tehdit ettiği) bu ceza ne zaman gelecekmiş / niçin hemen gelmiyor(!)" diyorlar. Ey elçi, onlara de ki: "Şunu iyi bilin ki, kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allah bilir. (O bilgi bende değildir.) Doğrusu ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." Ama -kıyamet gününün yaklaştığını görünce- İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin yüzleri kötüleşecektir. Sonra onlara: "İşte bugün, sizin (alay ederek) gelmesini istediğiniz ceza günüdür." denilecektir.
Ayet: 28-30
Ey elçi, putperest / müşrik Araplara de ki: "Bir düşünün bakalım, Allah beni ve beraberimde olanları (İslam'a inananları) cezalandırıp yok mu eder yoksa bize rahmetini mi lütfeder? Peki, İslam'ı ısrarla inkar eden kafirleri Allah'ın şiddetli cezasından kim kurtarabilir ki! Herkes şunu iyi bilsin ki, biz yalnız Rahman'a inandık ve yalnız Ona güvenip dayandık. Sonuçta kimin büyük bir sapkınlığın içinde olduğunu anlayacaksınız. Yine bir düşünün bakalım, eğer (içtiğiniz) suyun (kaynağı) yerin dibine çekilirse, (Allah'tan başka) kim size bir su pınarı getirebilir? (Hiç kimse!)"