73- MÜZZEMMİL SURESİNİN KISA TEFSİRİ

MÜZZEMMİL SURESİNİN ANLAMI



"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"

Ayet: 1-8
Ey örtünüp (yatan) elçi, -çok azı hariç- geceleri aşağı yukarı gece yarısında kalk ve bu ilahi kitabı / Kuran'ı yavaş yavaş oku. Çünkü Biz sana ağır sorumluluklar yükleyen (ilahi) sözler söyleyeceğiz. Doğrusu gece uykudan kalkmak zordur; ama (ilahi) sözü daha güçlü aktarmak için böyle yapman gerekir. Ayrıca gündüzleri gün boyunca meşgul olduğundan sakin olan geceleri değerlendirmek senin için daha uygundur. Öyleyse her zaman Rabb'inin yüce adını (şükürle) an ve yalnız Ona ibadet et.
Ayet: 9-13
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Doğu'nun ve Batı'nın, yani her yerin Rabb'i olan Allah'tan başka ilah yoktur / Allah tüm varlıkların tek ilahıdır. Öyleyse ey elçi, yalnız Allah'ı savunucu edin (ve yalnız Ona güvenip dayan.) Ey elçi, İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin çirkin sözlerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl. Ey elçi, bazı nimetlere sahip olan ve (şımarıp) gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayan kimseleri Bana bırak ve onlara (ecel / ölüm vakitlerine kadar) biraz süre ver. Çünkü (ahirette) Bizim huzurumuzda (onlar için) kelepçeler, cehennem ateşi, dikenli yiyecekler ve şiddetli cezalar olacaktır.
Ayet: 14
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, kıyamet günü yeryüzü ve dağlar (büyük depremlerle) sarsılacaktır ve (tüm) dağlar parçalanıp kum yığını gibi akacaktır.
Ayet: 15-18
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Biz daha önce Firavuna bir elçi gönderdiğimiz gibi size de, size şahitlik eden bu elçiyi gönderdik. Aynı şekilde geçmişte Firavun'a bir elçimiz (olan Musa'yı) gönderdik. Ama Firavun elçimize karşı çıktı. Biz de onu ağır bir cezaya uğrattık. Şimdi eğer siz de İslam'ı ısrarla inkar ederseniz, şunu iyi bilin ki, (korkudan) çocukların bile saçını beyazlatacak olan kıyamet gününden asla sakınamazsınız. (Kıyamet günü öyle bir gündür ki şiddetinden) gök parçalanacaktır. Böylece (Allah'ın verdiği) söz gerçekleşmiş olacaktır.
Ayet: 19
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, bu ilahi kitap / Kuran ilahi bir hatırlatmadır. Öyleyse dileyenler Rabb'lerine yönelen dosdoğru yolu / İslam'ı benimseyecektir (ve ahirette Onun lütfettiği cennet nimetlerine erişecektir.)
Ayet: 20
Ey elçi, şüphesiz ki Rabb'in senin geceleyin uykudan kalkıp bazen gecenin yaklaşık üçte ikisini, bazen yaklaşık yarısını, bazen de yaklaşık üçte birini ibadetle geçirdiğini ve senin beraberinde olanlardan (yani İslam'a inananlardan) bazılarının da aynı şekilde hareket ettiğini bilir. Doğrusu Allah geceyi ve gündüzü takdir edendir. (Ey İslam'a inananlar,) Allah (hepinizin) bu vakitleri sayamayacağınızı (yani tam olarak yerine getiremeyeceğinizi) bildiğinden, (eksikleriniz hakkında) tövbenizi kabul etmiştir. Öyleyse bu ilahi kitaptan / Kuran'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Allah aranızda bazılarınızın hasta olacağını, bazılarınızın Allah'ın lütfundan nasibini aramak (yani çalışmak) için yolculuk yapacağını ve bazılarının Allah'ın dosdoğru yolunu / İslam'ı savunmak için savaşacağını da bilmektedir. Öyleyse bu ilahi kitaptan / Kuran'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Ey İslam'a inananlar, namazı düzenli kılmakla beraber (İslam için) zekat verin. Allah'a güzel bir borç verin, (yani insanlara iyilik edin.) Şunu iyi bilin ki, siz bu dünyada birbirinize hangi iyiliği sunarsanız, (ahirette) Allah'ın huzurunda onun karşılığını daha iyi ve daha büyük bir ödül olarak bulursunuz. Öyleyse ey İslam'a inananlar, Allah'tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır ve en merhametlidir.

سورة الـمـزمـل

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

يَٓا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُۙ ﴿1﴾ قُمِ الَّيْلَ اِلَّا قَلٖيلًاۙ ﴿2﴾ نِصْفَهُٓ اَوِ انْقُصْ مِنْهُ قَلٖيلًاۙ ﴿3﴾ اَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْاٰنَ تَرْتٖيلًاؕ ﴿4﴾ اِنَّا سَنُلْقٖي عَلَيْكَ قَوْلًا ثَقٖيلًاؕ ﴿5﴾ اِنَّ نَاشِئَةَ الَّيْلِ هِيَ اَشَدُّ وَطْـًٔا وَاَقْوَمُ قٖيلًاؕ ﴿6﴾ اِنَّ لَكَ فِي النَّهَارِ سَبْحًا طَوٖيلًاؕ ﴿7﴾ وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ اِلَيْهِ تَبْتٖيلًاؕ ﴿8﴾ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَكٖيلًا ﴿9﴾ وَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَمٖيلًا ﴿10﴾ وَذَرْنٖي وَالْمُكَذِّبٖينَ اُولِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلٖيلًا ﴿11﴾ اِنَّ لَدَيْنَٓا اَنْكَالًا وَجَحٖيمًاۙ ﴿12﴾ وَطَعَامًا ذَا غُصَّةٍ وَعَذَابًا اَلٖيمًا ﴿13﴾ يَوْمَ تَرْجُفُ الْاَرْضُ وَالْجِبَالُ وَكَانَتِ الْجِبَالُ كَثٖيبًا مَهٖيلًا ﴿14﴾ اِنَّٓا اَرْسَلْنَٓا اِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَٓا اَرْسَلْنَٓا اِلٰى فِرْعَوْنَ رَسُولًاؕ ﴿15﴾ فَعَصٰى فِرْعَوْنُ الرَّسُولَ فَاَخَذْنَاهُ اَخْذًا وَبٖيلًا ﴿16﴾ فَكَيْفَ تَتَّقُونَ اِنْ كَفَرْتُمْ يَوْمًا يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ شٖيبًا ﴿17﴾ اَلسَّمَٓاءُ مُنْفَطِرٌ بِهٖؕ كَانَ وَعْدُهُ مَفْعُولًا ﴿18﴾ اِنَّ هٰذِهٖ تَذْكِرَةٌۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّهٖ سَبٖيلًا ﴿19﴾ اِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ اَنَّكَ تَقُومُ اَدْنٰى مِنْ ثُلُثَيِ الَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَٓائِفَةٌ مِنَ الَّذٖينَ مَعَكَؕ وَاللّٰهُ يُقَدِّرُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَؕ عَلِمَ اَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِؕ عَلِمَ اَنْ سَيَكُونُ مِنْكُمْ مَرْضٰىۙ وَاٰخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْاَرْضِ يَبْتَغُونَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِۙ وَاٰخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِؗ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُۙ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًاؕ وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْرًا وَاَعْظَمَ اَجْرًاؕ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ ﴿20﴾