"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1
(Ey İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar, şunu iyi bilin ki, bir gün) Allah'ın ceza emri (size) gelecektir. Öyleyse o ceza için acele etmeyin. Doğrusu Allah putperestlerin / müşriklerin Ona ortak koştuğu şeylerden uzaktır ve çok yücedir.
Ayet: 2
Doğrusu Allah vahiy meleği Cebrail'i ve diğer melekleri emriyle kullarından dilediklerine (yani elçilerine) indirir ve onlara: "İnsanları uyarın ki Benden başka ilah yoktur / Ben tüm varlıkların tek ilahıyım. Hepiniz emirlerime duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarımdan sakının." diye vahiy eder / bildirir.
Ayet: 3-4
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah gökleri ve yeri gerçeklerle yaratmıştır. Doğrusu Allah putperestlerin / müşriklerin Ona ortak koştuğu şeylerden çok yücedir. Allah insanı bir damlacık sıvıdan yaratmıştır; ama İslam'ı ısrarla inkar eden her insan (Allah'a karşı) apaçık bir düşmana dönüşür.
Ayet: 5-8
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah sizin yemeniz, ısınmanız ve daha başka birçok yönden yararlanmanız için çiftlik hayvanlarını yaratmıştır. Çiftlik hayvanları öyle hoş bir nimettir ki onları akşamleyin otlaktan döndürdüğünüzde ve sabahleyin yeniden otlağa saldığınızda içinizi hoş bir duygu kaplar. O hayvanlar sizin zorla gidebileceğiniz yerlere (ağır) yüklerinizi taşıyıp ulaştırır. Şüphesiz ki Rabb'iniz en şefkatlidir ve en merhametlidir. Allah atları, katırları ve eşekleri de hem sizin binmeniz hem de doğada süs olmaları için yaratmıştır. Doğrusu Allah sizin bilmediğiniz nice varlıkları yaratmaktadır.
Ayet: 9
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, -yanlış yollar da olduğundan- sizi dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltmek Allah'a aittir. Şayet Allah dileseydi (zorlasaydı) hepinizi dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltirdi. (Doğrusu Allah insanları bu dünyada düşünce, inanç ve tercihlerinde özgür bırakıp karakterlerini sınamak ister.)
Ayet: 10-11
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, size gökten yağmur yağdıran Allah'tır. O yağmur sayesinde hem siz su içersiniz hem otlaklar / bitkiler / ağaçlar sulanır hem de o yağmurla çıkan otlaktan hayvanlarınızı beslersiniz. Allah o yağmurla sizin için ekinleri ve zeytin, hurma ve üzüm gibi çeşitli meyve ağaçlarını bitirir. İşte bunda düşünüp öğüt alan kimselere bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 12-13
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah geceyi, gündüzü, Güneş'i, Ay'ı ve yıldızları emriyle hizmetinize sunmuştur. İşte bunda aklını kullananlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır. Doğrusu Allah yeryüzünde çeşitli renklerde (özelliklerde) yarattığı nice varlıkları sizin hizmetinize sunmuştur. İşte bunda düşünüp öğüt alan kimselere bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 14
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, taze et yiyebilmeniz ve takındığınız bazı süsleri çıkarabilmeniz için denizleri hizmetinize sunan Allah'tır. Ayrıca gemilerin suyu yara yara denizlerde -Allah'ın lütfundan aramanız için- yüzdüğünü görürsün. Umulur ki şükredersiniz.
Ayet: 15-16
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah yeryüzüne size yoldaşlık eden dağları koyandır ve (orada) nehirleri ve yolları (var edendir.) Umulur ki dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelirsiniz. Ayrıca Allah insanların yönünü bulması için nice işaretler ve yıldızları var etmiştir.
Ayet: 17
Ey insanlar, söyleyin bakalım, yaratanla yaratamayan bir olabilir mi? Artık gerçekleri düşünüp öğüt almanız gerekir!
Ayet: 18-20
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah'ın sizin için yarattığı nimetleri saymakla bitiremezsiniz. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır ve en merhametlidir. Şüphesiz ki Allah açıkladığınız ve gizlediğiniz her şeyi en iyi bilendir. Ama putperestler / müşrikler Allah'tan başka hiçbir şey yaratamayan, (aslında insanlar tarafından) yaratılan (putlara / sahte ilahlara) da dua (ibadet) ederler.
Ayet: 21
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, (kıyamet koptuğunda) herkes ölüp cansız olacak ve ne zaman diriltileceğini bilemeyecektir.
Ayet: 22-23
Ey insanlar, sizin ilahınız tek ilahtır / Allah'tır. (Allah'tan başka ilah yoktur.) Ama ahirete / ahiretteki hesaba inanmayan kimselerin kalpleri gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu inkar eder. Çünkü onlar kibirlenip büyüklük taslayan kimselerdir. Oysa -hiç şüphesiz ki Allah onların gizlediği ve açıkladığı her şeyi bilir. Şüphesiz ki Allah kibirlenip büyüklük taslayan kimseleri sevmez.
Ayet: 24-32
Putperest / müşrik Araplara: "Rabb'iniz (size) ne indirdi?" denildiğinde, onlar bu ilahi kitap / Kuran hakkında: "Eskilerin masalları" dediler. Bu yüzden kıyamet günü onlar hem kendi günahlarının tamamını hem de hiçbir bilgi / belge olmadan gerçeklerden / İslam'dan / doğruluktan saptırdıklarının günahlarından bir kısmını da yüklenecektir. Herkes şunu iyi bilsin ki, onlar çok kötü bir günahı yüklenmektedir. Doğrusu önceki inkarcılar da (İslam'a inananlara karşı) planlar yapmışlardı; ama Allah onların binalarını / planlarını temelden bozdu ve damları başlarına yıkıldı. Sonuçta onların cezası hiç beklemedikleri bir yerden geldi. Kıyamet günü Allah (tüm) putperestleri / müşrikleri alçaltacak ve onlara: "(Dünyada) Bana karşı çıkıp ortak koştuğunuz (güya) ortaklarım (olan putlar / sahte ilahlar) hani neredeler / niçin size yardım etmiyorlar?" diyecektir. Kendilerine ilahi kitap bilgisi verilen kimseler ise onlara: "Bugün alçalma ve kötü son İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler içindir. Çünkü onlar, melekler tarafından canları kendilerine haksızlık ederken (günah işlerken) alınan kimselerdir." diyecektir. Ama onlar (ahirette) teslim olacaktır. Onlar (yalandan): "Hayır, biz kötü bir şey yapmıyorduk." diyecektir. O vakit melekler de onlara: "(Hayır, siz yalan söylüyorsunuz.) Şüphesiz ki Allah tüm yaptıklarınızı en iyi bilendir. Şimdi sonsuza kadar kalmak üzere cehennemin kapılarından girin." diyecektir. Herkes şunu iyi bilsin ki İslam'ı ısrarla inkar edip büyüklük taslayanlar için en uygun ceza olan cehennem çok kötü bir yerdir. Diğer yandan Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimselere: "Rabb'iniz (size) ne indirdi?" denildiğinde ise onlar bu ilahi kitap / Kuran hakkında: "Allah bize iyilikleri indirdi." dediler. Herkes şunu iyi bilsin ki, bu dünyada iyi işler yapanlara ahirette (cennette) iyilikler / güzellikler verilecektir. Doğrusu ahiret yurdu (cennet) dünyadan daha üstündür. Çünkü Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimselerin yurdu olan (cennet) çok güzel bir yerdir. Onlar (sonsuza kadar yaşamak üzere) içlerinden ırmaklar akan ve (oraya girenlerin) dilediği her şeye erişebilecekleri Adn cennetlerine girecektir. Bu böyledir. Allah, Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimseleri ödüllendirir. Onlar melekler tarafından canları güzel bir şekilde alınan kimselerdir. Melekler onlara: "Selam / esenlikler üzerinize olsun. Haydi, (dünyada) yaptığınız düzeltici / iyi işlerin ödülü olarak cennete girin." diyecektir.
Ayet: 33-34
İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplardan bazıları ya meleklerin ya da Rabb'inin ceza emrinin onlara (hemen) gelmesini istiyorlar. Bu böyledir. Önceki inkarcılar da (benzer sözler söyleyip) benzer şeyler yaptılar. (Bu yüzden Allah onları cezalandırmıştır.) Doğrusu Allah onlara hiçbir haksızlık etmedi; ama onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı. Sonuçta İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler yaptıkları kötülüklere uğrayacak ve alaya aldıkları cezayla kuşatılacaktır.
Ayet: 35
Ey elçi, putperest / müşrik Araplardan bazıları sana: "Allah dileseydi (zorlasaydı) biz de atalarımız da Ondan başkasına ibadet etmezdik ve Onun haram kıldığından başkasını haram kılmazdık." dediler. Bu böyledir. Önceki inkarcılar da (benzer sözler söyleyip) benzer şeyler yaptılar. (Bu yüzden Allah onları cezalandırdı.) Doğrusu Allah'ın elçilerinin tek görevi gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu açıkça duyurmaktır.
Ayet: 36
Doğrusu Biz her topluma: "Yalnızca Allah'a ibadet edin ve Allah'a karşı azgınlaşanlardan (yani Tâğut'tan) uzak durun!" diyen bir elçi göndermişizdir. Doğrusu her toplumda hem Allah'ın dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelttiği kimseler hem de ısrarlı sapkınlıkları içinde bırakılmayı hak eden kimseler vardır. Öyleyse yeryüzünde gezip dolaşın da gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanlayanların sonunun ne kötü olduğuna bir bakın.
Ayet: 37
Ey elçi, -sen insanların dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelmesini çok istesen de- Allah dosdoğru yoldan / İslam'dan / doğruluktan ısrarla (sapan ve diğer insanları da) saptıran kimseleri asla doğruluğa yöneltmez. Sonuçta İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler ahirette yardımcısız / çaresiz kalacaktır.
Ayet: 38-40
Bazıları Allah'ın adıyla büyük yeminler edip: "Allah dünyada ölenleri ahirette diriltmeyecek / hesaba çekmeyecektir." dediler. Doğrusu bu, Allah'ın kesinlikle gerçekleşecek bir sözüdür. Ama (ne yazık ki) insanlardan birçoğu gerçekleri anlamak istemez. (Ahiretteki hesap bir gerçektir;) çünkü Allah insanlara onların (İslam'dan) ayrılığa düştüğü konuları açıklamak ve İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin yalan söylediğini ortaya koymak ister. Herkes şunu iyi bilsin ki, Biz bir şeyin olmasını istediğimizde ona sadece "Ol." deriz; o şey de hemen oluverir.
Ayet: 41-42
Doğrusu Biz haksızlığa / zulüme uğradıktan sonra Allah'ın dosdoğru yolu / İslam için (Mekke'den Medine'ye) hicret eden kimseleri bu dünyada iyi yerlere yerleştireceğiz. Onların ahiretteki ödülleri ise daha büyük olacaktır. Keşke bir bilselerdi. (Çünkü) onlar (İslam için) sabırla dayanışarak hareket eden ve yalnız Rabb'lerine güvenip dayanan kimselerdir.
Ayet: 43-44
Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, senden önce gönderdiğimiz elçilerin tümü de (senin gibi) kendilerine gerçekleri vahiy ettiğimiz / bildirdiğimiz kimselerdi / adamlardı. (Onlar da melek değil insandı.) Bunları bilmiyorsanız ilahi kitabı bilen kimselere sorabilirsiniz. Doğrusu Biz (önceki elçilerimizi de) apaçık kanıtlarla ve ilahi kitaplarla göndermiştik. Ey elçi, sana bu ilahi öğüdü / bu Kuran'ı insanlara lütfedilen lütfu (İslam'ı) açıklaman için indirdik. Umulur ki insanlar gerçekleri düşünüp öğüt alırlar.
Ayet: 45-48
(İslam'a inananlara karşı) kötülük planları yapan inkarcılar, Allah'ın onları yerin dibine batırmayacağından emin olmamalıdır. Onların cezası (aniden) hiç beklemedikleri bir yerden de gelebilir veya Allah onları (şehirlerde) gezip dolaşırken de cezalandırabilir. Doğrusu onlar Allah'a asla engel olamazlar. Allah onları korkudan (öldürerek) de cezalandırabilir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Rabb'iniz en şefkatlidir ve en merhametlidir. Ama putperest / müşrik Araplar Allah'ın yarattığı her şeyin gölgesinin (güneşe göre) sağa-sola dönerek Allah'a secde ettiğini anlamadılar.
Ayet: 49-50
Doğrusu göklerde ve yerde olan her canlı (gölgesiyle) Allah'a secde eder. Tüm melekler de büyüklük taslamadan Allah'a secde ederler. Onlar üstlerinden emreden Rabb'lerine karşı çıkmaktan korkarlar ve kendilerine emredileni yaparlar.
Ayet: 51-52
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah size: "İki ilah edinmeyin. Çünkü 'Allah' tek ilahtır. Öyleyse Benden başkasından korkmayın." demiştir. Doğrusu Allah göklerde ve yerdeki herkesin / her şeyin ve (evrenin ilk gününden beri) sürekli olarak bu gerçek dinin (İslam'ın) tek sahibidir. Öyleyse Allah'tan başka hiç kimseden korkmayın. (Daima Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakının.)
Ayet: 53-55
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, sahip olduğunuz her nimet size Allah'tan gelir. Ey putperest / müşrik Araplar, size bir sıkıntı dokununca, (putları / sahte ilahları bırakıp) Allah'a (dua ederek) yakarıyorsunuz. Ama O, sıkıntınızı giderince, hemen bazılarınız (tekrardan putları / sahte ilahları) Rabb'lerine / Allah'a ortak koşmaya başlıyorlar. Böylece onlar kendilerine lütfettiğimiz nimetlere nankörlük ederler. (Ey İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler,) bu dünyanın nimetlerinden biraz daha yararlanabilirsiniz. Sonuçta (ahirette) siz de gerçekleri anlayacaksınız; (ama iş işten geçtikten sonra gerçekleri anlamanızın size hiçbir yararı olmayacaktır.)
Ayet: 56
(Ne yazık ki) putperest / müşrik Araplar kendilerine lütfettiğimiz nimetlerden hiçbir şey bilmeyen putlara / sahte ilahlara bir pay ayırırlar. Ey putperestler / müşrikler, -Allah şahittir ki- siz ahirete iftira ettiğiniz her şeyden hesaba çekileceksiniz.
Ayet: 57-60
İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar Allah'a kız çocukları yakıştırırlar. (Olamaz! Allah'a hiçbir çocuk yakıştırılamaz!) Doğrusu Allah tüm eksiklerden uzaktır / yücedir. Onlar kendilerine ise istedikleri cinsiyette çocukları (yani erkek çocukları) yakıştırırlar. Doğrusu İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplardan birine kız çocuğunun doğduğu müjdelenirse, o, (hemen öfkelenir,) öfkesini yuttuğundan yüzü morarır ve (güya) bu kötü müjde yüzünden diğer insanlardan gizlenir. O kimse, ya aşağılanmaya katlanıp kız çocuğunu yanında tutar ya da onu toprağa gömerek öldürür. Putperest / müşrik Araplar ne kötü hüküm veriyorlar! Ahirete / ahiretteki hesaba inanmayan putperest / müşrik Araplar için böyle kötü örnekler verilebilir. Ama Allah en yüce örneklerin / sıfatların sahibidir. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve en doğru kararı verendir.
Ayet: 61
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, şayet Allah insanları yaptıkları haksızlıklar yüzünden hemen cezalandırmak (isteseydi, kıyameti önceden koparırdı ve) yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Doğrusu Allah insanları (hatadan dönüp / tövbe edip kendilerini düzeltmeleri için) belli bir süreye (ölüm vaktine) kadar ertelemektedir. Doğrusu insanlar kendilerine ecel / ölüm vakti geldiğinde, onu ne bir an önceye ne de bir an sonraya alabilirler.
Ayet: 62
Putperest / müşrik Araplar kendilerine hoş görmediklerini Allah'a yakıştırıyor ve dilleriyle yalanlar uydurup tüm iyiliklerin / güzelliklerin kendilerine ait olacağını söylüyorlar. (Asla!) Hiç şüphesiz ki onlar ahirette (iyilikleri / güzellikleri değil) cehennem ateşini hak edecektir. Çünkü onlar aşırıya giden (günahta ısrar eden) kimselerdir.
Ayet: 63
Ey elçi, 'Allah şahittir ki' Biz önceki toplumlara da elçiler gönderdik. Ama şeytan yaptıkları kötü işleri onlara süslü gösterdi. İşte o şeytan bugün putperest / müşrik Arapların dostudur. Sonuçta (ahirette) onlar şiddetli cezalara uğrayacaktır.
Ayet: 64
Ey elçi, Biz sana bu ilahi kitabı / Kuran'ı, inkarcıların (İslam'dan) ayrılığa düştüğü konuları açıklaman için indirdik. Doğrusu bu ilahi kitap / Kuran, İslam'a inananlar için bir doğruluk rehberidir ve bir rahmettir.
Ayet: 65-69
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, gökten yağmur yağdırıp onunla toprağı ölü / kurak halinden sonra dirilten Allah'tır. İşte bunda gerçekleri dinleyenlere bildirdiğimiz nice gerçekler vardır. Ey insanlar, çiftlik hayvanlarından alacağınız nice ibretler vardır. Doğrusu Biz size o çiftlik hayvanlarının karınlarından -sindirim ve kan sistemleri arasından- çıkardığımız saf ve rahatça içilen sütü içiriyoruz. Ayrıca siz (lütfettiğimiz) hurma ve üzüm meyvelerinden hem içkiler hem de güzel nimetler elde edersiniz. İşte bunda aklını kullananlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır. Ey elçi, şunu iyi bil ki, Rabb'in bal arısına: "Dağlarda (kayalarda,) ağaçlarda ve insanların yaptığı kovanlarda yuvalar edin, her çeşit meyveden / üründen ye ve boyun eğerek Rabb'inin yollarını izle." diye vahiy etmiştir / bildirmiştir. Bal arılarının karınlarından çeşitli renklerde ballar çıkar İşte bunda düşünüp öğüt alan kimselere bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 70
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, sizi yaratan ve (bu dünyada bir süre yaşattıktan sonra) öldüren Allah'tır. Sizden bazıları da -önceden bildiklerini unutacağı- ömrünün en düşkün çağına (yani yaşlılıktan bunamaya) kadar yaşatılır.
Ayet: 71-76
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, sizden bazılarına bazılarından daha üstün nimetler lütfeden Allah'tır. (Ne yazık ki) kendilerine daha üstün nimet verilen kimselerden bazıları, Allah'ın (evlenmelerini) ellerine izin verdiği / helal kıldığı eşlerine bile Allah'ın onlara lütfettiği nimetlerden vermezler. Doğrusu onlar (kadın-erkek) hepsi Allah'ın nimetlerinde eşit haklara sahiptir. Ama bazı insanlar Allah'ın nimetlerini bile bile inkar ederler. Ey insanlar, aynı canı taşıdığınız eşlerinizi, sonra o eşlerden çocuklarınızı, sonra da torunlarınızı ve nice temiz / sağlıklı nimetleri size lütfeden Allah'tır. Ama (ne yazık ki) bazı insanlar batıl inançlara (hurafelere) inanıp Allah'ın nimetlerini inkar ederler. Putperestler / müşrikler Allah'tan başka -onlara göklerde ve yerde hiçbir nimet veremeyen ve hiçbir gücü olmayan- putlara / sahte ilahlara da ibadet (dua) ederler. Ey insanlar, artık Allah'a batıl örnekler vermekten (ve Ona çirkin yakıştırmalar yapmaktan) vazgeçin. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilir; ama siz her şeyi bilemezsiniz.
Allah size hiçbir şeye gücü yetmeyen bir köleyi ve rahmetimizden güzel nimetler lütfettiğimiz ve o nimetlerden (İslam için) -gizliden ve açıktan- harcama / yardım yapan (özgür) bir adamı örnek vermektedir. Bunlar bir olabilir mi? (Hayır!) Ey insanlar, 'Allah'a hamdolsun' demelisiniz. Ama (ne yazık ki) insanlardan birçoğu gerçekleri anlamak istemez. Allah size şu iki adamın örneğini de vermektedir.
Onlardan biri gerçeklere karşı dilsiz davranan, hiçbir şeye gücü yetmeyen, dostuna yük olan ve dostu onu nereye gönderse hiçbir fayda ortaya koymayan bir kimsedir. Böyle bir adamla, adaleti emreden ve dosdoğru yol / İslam / doğruluk üzere olan diğer adam bir olabilir mi? (Hayır, onlar asla bir olamazlar.)
Ayet: 77
Şüphesiz ki Allah göklerde ve yerdeki tüm bilinmezlerin sahibidir. Doğrusu kıyametin kopması bir saniyede ya da daha kısa bir zaman içinde gerçekleşecektir. Şüphesiz ki Allah her şeye gücü yetendir.
Ayet: 78
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, sizi -hiçbir şey bilmeyen bir bebek olarak- annelerinizin karınlarından çıkaran ve size (sahip olduğunuz) kulakları, gözleri ve gönülleri veren Allah'tır. Umulur ki şükredersiniz.
Ayet: 79
Bazıları gökte onların hizmetine sunulan kuşları görüyorlar; (ama kimin onları havada tuttuğunu anlamıyorlar.) Doğrusu onları havada tutan (başkası değil) ancak Allah'tır. İşte bunda İslam'a inananlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 80
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, evlerinizi size bir dinlenme yeri (sığınak) yapan Allah'tır. Ayrıca çiftlik hayvanlarının derilerinden, yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından hem göçebelikte hem yerleşik hayatta kolayca taşıdığınız çadır evleri ve bir süre için kullanılan (kışlık) eşyaları üretip alışverişini (yapmanızı) sağlayan da Allah'tır.
Ayet: 81-83
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah yarattığı (ağaç ve bulut gibi) şeylerden size gölge yapandır, sizin için dağları (güneşten koruyan) birer siper yapandır, ve (size lütfettiği akılla) sıcaktan koruyan elbiseleri ve savaşta (silahların) darbelerinden koruyan zırhları (yapmanızı) sağlayandır. Bu böyledir. Allah size lütfettiği nimetleri yaygınlaştırır. Umulur ki Ona gönülden teslim olarak İslam'ı kabul edersiniz. Ey elçi, eğer bazıları İslam'dan yüz çevirirlerse, şunu iyi bil ki, (onları İslam'a zorlayamazsınız;) senin görevin sadece gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu açıkça duyurmaktır. Putperest / müşrik Araplar Allah'ın nimetlerini bilirler; ama bile bile onları inkar ederler. Doğrusu onlardan birçoğu İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerdir.
Ayet: 84-85
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, kıyamet günü Biz her toplumdan şahitler çıkaracağız. O vakit İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlere hiçbir izin verilmeyecektir ve (ahirette) onların tövbesi kabul edilmeyecektir. Daha sonra haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimler cezalarını gördüklerinde (onlara hak ettikleri karşılık verilmiş olacaktır.) Onların cezası asla hafifletilmeyecek ve ertelenemeyecektir.
Ayet: 86
Putperestler / müşrikler kıyamet günü Allah'a ortak koştuklarını (putları / sahte ilahları) gördüklerinde: "Ey Rabb'imiz, (dünyadayken) Sana ortak koşup Senden başka kendilerine dua ettiğimiz putlar / sahte ilahlar bunlardı." diyecektir. Ama onlar: "Yalan söylüyorsunuz." diyerek karşı çıkacaktır.
Ayet: 87
Putperestler / müşrikler kıyamet günü Allah'a teslim olup İslam'ı kabul edecektir. (Ama o vakit artık iş işten geçmiş olacaktır.) Sonuçta (ahirette) putperestlerin / müşriklerin uydurduğu (putlar / sahte ilahlar) onları terk edecektir.
Ayet: 88
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Biz İslam'ı ısrarla inkar eden ve Allah'ın dosdoğru yolundan / İslam'dan / doğruluktan alıkoyan kimseleri bozgunculukları yüzünden (ahirette) kat kat fazla cezalandıracağız.
Ayet: 89
Ey elçi, Biz kıyamet günü her toplumun içinden onlar için bir şahit çıkaracağız seni de onların hepsi için bir şahit yapacağız. Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, Biz sana bu ilahi kitabı / Kuran'ı, İslam'a inananlar için her şeyin bir açıklaması, bir doğruluk rehberi, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.
Ayet: 90
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah (size) adaletli olmayı, iyilik etmeyi ve en yakından başlayıp ihtiyaç sahiplerine yardım yapmayı emreder; utanç verici / çirkin şeyleri, kötülüğü ve saldırganlığı ise yasaklar. Allah size (böyle davranmanızı) öğütler. Umulur ki gerçekleri düşünüp öğüt alırsınız.
Ayet: 91-97
Ey insanlar, bir sözleşme yaptığınızda Allah'a verdiğiniz (doğruluk) sözünü yerine getirin. Allah'ı şahit gösterip pekiştirdikten sonra yeminlerinizi / sözleşmelerinizi bozmayın. Şüphesiz ki Allah sizin tüm yaptıklarınızı bilir. İpliğini sağlamca eğirdikten sonra bozarak çözen biri gibi olmayın. (Ama ey insanlar, ne yazık ki) siz -kendi toplumunuz diğer toplumdan daha güçlü olunca- yeminlerinizi / sözleşmeleriniz -hile katarak- (bozuyorsunuz.) Doğrusu Allah sizi (bu dünyada) verdiğiniz sözlerle sınar. Ahirette de O, size ayrılığa düştüğünüz her konuyu açıklayacaktır. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, şayet Allah dileseydi (zorlasaydı) sizi (İslam'a inanan) tek bir toplum yapardı. Ama Allah ancak dileyenleri (yani günahta ısrar edenleri) ısrarlı sapkınlıkları içinde bırakır; dileyenleri (yani İslam'a inananları) ise dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, ahirette tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.
Öyleyse sakın yeminlerinize / sözleşmelerinize hile katmayın. Yoksa (bir gün) ayağınız kayıp kendi kurduğunuz tuzağa düşersiniz ve Allah'ın dosdoğru yolundan / İslam'dan / doğruluktan alıkoymanızın kötü sonucuna katlanırsınız. Ahirette de büyük cezalara uğrarsınız. Artık Allah'a verdiğiniz (doğruluk) sözünü ucuz dünya menfaatleri için satmayın. Doğrusu ahirette Allah'ın huzurundaki (cennet) sizin için (tüm dünya menfaatlerinden) daha iyidir. Keşke gerçekleri bir anlasaydınız. Şunu da iyi bilin ki, sizin yanınızdaki şeyler tükenir ama Allah'ın yanındakiler sonsuza kadar kalıcıdır / asla tükenmez. Sonuçta Biz (İslam için) sabırla dayanışarak hareket edenleri yaptıklarının en iyisine göre ödüllendireceğiz. Böylece, erkek olsun kadın olsun, İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan herkese ahirette (cennette) güzel bir hayat yaşatacağız. Sonuçta Biz onları yaptıklarının en iyisine göre ödüllendireceğiz.
Ayet: 98-100
Ey elçi, bu ilahi kitabı / Kuran'ı okuduğunda (Allah'ın rahmetinden) kovulan şeytandan Allah'a sığın. Doğrusu şeytanın, İslam'a inanan ve yalnız Rabb'lerine güvenip dayanan kimselere karşı hiçbir gücü yoktur. Herkes şunu iyi bilsin ki, şeytanın gücü ancak onu dost edinen ve Allah'a ortak koşan kimseler üzerinde olabilir.
Ayet: 101-105
Ey elçi, önceki ilahi kitapların (tahrif edilmiş) hükümlerinden birini bu ilahi kitabın / Kuran'ın hükmüyle değiştirdiğimizde -ki Allah neyi indireceğini en iyi bilendir- bazıları sana: "İftira ediyorsun." diyecektir. (Ama sen onlara aldırış etme.) Doğrusu insanlardan birçoğu gerçekleri anlamak istemez.
Ey elçi, insanlara de ki: "Doğrusu bu ilahi kitabı / Kuran'ı gerçeklerle Rabb'inden indiren vahiy meleği Cebrail'dir / Ruhul Kudüs'tür. Çünkü Allah İslam'a inananların kararlılığını artırmak istemiştir. Allah bu ilahi kitabı / Kuran'ı İslam'a inananlar için bir doğruluk rehberi ve bir müjde olsun diye göndermiştir." Ey elçi, Biz inkarcıların sana (iftira edip): "Bu kitabı ona bir insan öğretiyor." dediğini biliyoruz. Oysa onların anlam saptırıp iftira ettiği kimsenin dili yabancıdır, bu ilahi kitabın / Kuran'ın dili ise apaçık Arapça'dır.
Doğrusu Allah bildirdiği gerçeklere inanmayan kimseleri dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltmez. Sonuçta (ahirette) onlar şiddetli cezalara uğrayacaktır.
Allah'ın bildirdiği gerçeklere inananmayan kimseler ancak yalan uydurup iftira ederler. Çünkü onlar yalancılardır.
Ayet: 106-109
Doğrusu -kalbi İslam inancıyla huzur duyduğu halde baskıyla Allah'ı inkara zorlananlar hariç- İslam'a inandıktan sonra (kendi isteğiyle) kalbini İslam'ı inkara açan kimseler Allah'ın öfkesini / cezasını hak ederler. Sonuçta onlar büyük cezalara uğrayacaktır.
Çünkü onlar dünya hayatını ahiret hayatına tercih ederler. Doğrusu Allah İslam'ı ısrarla inkar eden kimseleri dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltmez.
İşte onlar kalpleri, kulakları ve gözleri Allah tarafından damgalanan kimselerdir. Çünkü onlar gerçeği umursamayan gafillerdir. Hiç şüphesiz ki onlar ahirette zarara uğrayıp kaybedecektir.
Ayet: 110
Ey elçi, diğer yandan da Rabb'in çeşitli sıkıntılara uğradıktan sonra (Mekke'den Medine'ye) hicret eden, İslam'ı savunmak için mücadele (cihat) eden ve (İslam için) sabırla dayanışarak hareket eden kimseleri bağışlayacaktır. Şüphesiz ki Rabb'in onların çaba göstermesinden sonra çok bağışlayandır ve en merhametlidir.
Ayet: 111
Kıyamet günü herkes (Allah'ın huzuruna) gelip kendini kurtarmaya çalışacaktır. (İşte o gün) herkese tüm yaptıklarının karşılığı hiçbir haksızlık edilmeden tam olarak verilecektir.
Ayet: 112-113
Ey insanlar, Allah (size) önceden huzur ve güven içinde olan ve her yerden bol nimetlere ulaşan bir beldeyi örnek veriyor. Ama sonradan onlar Allah'ın nimetlerini inkar ettiler. Allah da onlara yaptıkları nankörlük yüzünden açlık ve korku sıkıntılarını tattırdı. Doğrusu onlara kendi aralarından bir elçi geldi; ama onlar o elçiyi yalanladılar. Sonuçta Allah onları cezalandırdı; çünkü onlar haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimlerdi.
Ayet: 114
Öyleyse ey insanlar, Allah'ın size lütfettiği helal ve temiz / sağlıklı nimetlerinden yiyin için ve eğer yalnız Ona ibadet ediyorsanız Allah'ın nimetlerine şükredin.
Ayet: 115-119
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah size ancak leşi / ölü hayvanları, (sıvı veya pıhtılaşmış) kanı, domuz etini ve Allah'tan başkasına (putlara / sahte ilahlara) adanan / sunulan yiyecekleri (yemeyi / içmeyi) haram kılmıştır. Ama zor bir durumda kalanlar -Allah'a isyan etmeden ve aşırıya gitmeden- bunlardan yiyebilir. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır ve en merhametlidir.
Ey insanlar, sakın dillerinizin yakıştırdığı bazı yalanlarla: "Bu helaldir, şu haramdır." demeyin! Yoksa yalan uydurup Allah'a iftira etmiş olursunuz. Doğrusu yalan uydurup Allah'a iftira edenler asla kurtuluşa / gerçek mutluluğa / cennet nimetlerine erişemeyecektir. Onlar bu dünyanın nimetlerinden biraz yararlanabilirler. Sonuçta (ahirette) onlar şiddetli cezalara uğrayacaktır.
Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, Biz sana anlattığımız bu şeyleri daha önceden Yahudilere de haram kılmıştık. Doğrusu Biz onlara hiçbir haksızlık etmedik; ama onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.
Herkes şunu iyi bilsin ki, Rabb'in cahillikle (gerçeği bilmeden) bir kötülük işledikten sonra hatadan dönüp / tövbe edip kendini düzelten kimseleri bağışlar. Şüphesiz ki Rabb'in onların samimi tövbesinden sonra çok bağışlayandır ve en merhametlidir.
Ayet: 120-122
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, (geçmişte) İbrahim (ona katılan diğer İslam'a inananlarla beraber) batıl inançlara (hurafelere) inanmadan Allah'a gönülden boyun eğerek yönelen bir (İslam) toplumu oldu. Doğrusu İbrahim hiçbir zaman Allah'a ortak koşanlardan olmadı. İbrahim her zaman Allah'ın nimetleri için şükrederdi. Allah da İbrahim'i elçisi olarak seçti ve dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltti.
Doğrusu Biz İbrahim'e bu dünyada (ödülünü) verdik; ahirette ise o, düzeltici / iyi işler yapan kimselerden olacaktır.
Ayet: 123
Ey elçi, Biz sana: "Hiçbir batıl inanca (hurafeye) inanmayan İbrahim'in (İslam) toplumuna / inancına uy. Doğrusu İbrahim hiçbir zaman Allah'a ortak koşanlardan olmadı." diye vahiy ettik / bildirdik.
Ayet: 124
Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, Cumartesi günü yasağı sadece (İslam'dan) ayrılığa düşen Yahudilere emredilmiştir. Ama ey elçi, Rabb'in onların (İslam'dan) ayrılığa düştüğü konularda kıyamet günü hükmünü verecektir.
Ayet: 125-126
Ey elçi, insanları doğru hükümlerle ve güzel öğütlerle Rabb'inin dosdoğru yoluna / İslam'a / doğruluğa davet et ve (İslam'ı inkar edenlerle tartışırsan) onlarla en güzel şekilde tartış. Doğrusu Rabb'in, Onun dosdoğru yolundan / İslam'dan / doğruluktan sapanları da doğruluğa yönelenleri de en iyi bilendir. Ey İslam'a inananlar, eğer bir ceza verecekseniz, o cezayı (daha fazla değil) ancak size verilen sıkıntı kadar verebilirsiniz. Ama (İslam için) sabırla dayanışarak hareket ederseniz, şunu iyi bilin ki, sabredenlerin ahiretteki ödülü daha iyi olacaktır.
Ayet: 127-128
Ey elçi, (İslam için) sabırla dayanışarak hareket et. Doğrusu senin sabrın / dayanma gücün de Allah'ın lütfuyladir. Artık İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler için üzülme ve onların planları yüzünden içinde hiçbir sıkıntı duyma. Şüphesiz ki Allah, Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakınan ve iyi işler yapan kimselerle beraberdir.