79- NAZİ'AT SURESİNİN KISA TEFSİRİ

NAZİ'AT SURESİNİN ANLAMI



"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"

Ayet: 1-5
Tuttuğunu koparan, durmadan çalışan, daima Allah'ın yüce adını anarak hareket eden, birbirleriyle yarışan ve (Allah'ın onlara verdiği görevleri) gereğince yerine getiren (melekler) Allah'ın bildirdiği gerçeklere şahittir.
Ayet: 6-10
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, kıyamet günü (yeryüzü) art arda (büyük depremlerle) sarsılacaktır. O gün İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin kalpleri hızla çarpacaktır ve onların gözlerinde korku görülecektir.
Ayet: 11-12
Putperest / müşrik Araplardan bazıları: "(Ölüp) çürümüş kemiklere dönüştükten sonra (ahirette) diriltilip (tüm yaptıklarımızdan hesaba mı çekileceğiz? Olamaz!)" diyorlar. Ama ahirette onlar: "(Eyvah! öyleyse bu defa biz (gerçekten) zarara uğrayıp kaybettik." diyecektir.
Ayet: 13-14
Doğrusu Allah'ın bir emriyle kıyamet kopacaktır ve o vakit herkes (ahiret gerçeğine) uyanacaktır.
Ayet: 15-19
Ey elçi, sana Musa'nın yaşadığı olayların haberi geldi: Bir vakit Rabb'i Musa'ya kutsal Tuva Vadisinde seslenip: "(Şimdi) Firavuna git (ve onu İslam'a davet et.) Çünkü o, (Allah'a karşı) azgınlaştı. (Ey Musa,) ona, 'Kötülükten arınmak ister misin? (Eğer istersen,) ben seni Rabb'ine yöneltebilirim. Böylece sen de kalbinde bir ürperti duyabilirsin.' de." dedi.
Ayet: 20-26
Sonra Musa Firavuna büyük mucizeler gösterdi. Ama Firavun, dosdoğru yolu / İslam'ı / doğruluğu yalanlayıp karşı çıktı ve arkasını dönüp oradan hızlıca uzaklaştı. Sonra adamlarını topladı ve onlara seslenip: "Şunu iyi bilin ki, ben sizin en yüce efendinizim." dedi. İşte bu yüzden Allah onu bu dünyada ve ahirette cezalandırmıştır. İşte bunda Allah'a karşı çıkmaktan korkan kimselere nice ibretler vardır.
Ayet: 27-33
(Ey insanlar, bir düşünün bakalım,) Allah'ın sizi yaratması mı yoksa göğü yaratması mı daha zordur? (Şunu iyi bilin ki, Allah'a hiçbir şey zor değildir.) Doğrusu Allah göğü yükseltip düzenleyendir, (dünyanın) gecesini karanlık gündüzünü aydınlık yapandır, daha sonra yeryüzünde düzlükler var edendir, yerin altından su çıkarandır, yerin üstünde otlaklar bitirendir ve yeryüzüne dağları oturtandır. Bunlar sizin ve hayvanlarınızın yararı için yaratılmıştır.
Ayet: 34-41
O büyük olay / kıyametin kopması meydana geldiği gün insanlar (dünya hayatında) nelerin peşinden koştuklarını / neler yaptıklarını hatırlayacaktır. Diğer yandan cehennem ateşi onu görmeyi hak eden kimselerin önüne çıkarılacaktır. Böylece azgınlaşan ve dünya hayatını tercih eden kimseler (sonsuza kadar kalmak üzere) cehennem ateşine girecektir. Rabb'inin huzurunda hesaba çekilmekten korkan ve kendini kötü arzulardan alıkoyan kimseler ise (sonsuza kadar yaşamak üzere) cennete girecektir.
Ayet: 42-46
Ey elçi, bazıları sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. Herkes şunu iyi bilsin ki, senin kıyametin kopma vaktini (bilip) söylemen asla mümkün değildir. Doğrusu onun vaktini yalnız Rabb'in bilir. Ey elçi, sen ancak Allah'a karşı çıkmaktan korkan kimseleri uyaran bir uyarıcısın. (Ama ne yazık ki insanların birçoğu gerçekleri anlamak istemez.) Doğrusu insanlar kıyametin koptuğunu gördüklerinde, dünyada sanki sadece gündüz veya gece (yani kısa bir süre) kaldıklarını sanacaktır.

سورة الـنازعات

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًاۙ ﴿1﴾ وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًاۙ ﴿2﴾ وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًاۙ ﴿3﴾ فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًاۙ ﴿4﴾ فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْرًاۢ ﴿5﴾ يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ ﴿6﴾ تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُؕ ﴿7﴾ قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ ﴿8﴾ اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ ﴿9﴾ يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِؕ ﴿10﴾ ءَاِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةًؕ ﴿11﴾ قَالُوا تِلْكَ اِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ ﴿12﴾ فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ ﴿13﴾ فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِؕ ﴿14﴾ هَلْ اَتٰيكَ حَدٖيثُ مُوسٰىۢ ﴿15﴾ اِذْ نَادٰيهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۚ ﴿16﴾ اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىؗ ﴿17﴾ فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ ﴿18﴾ وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ ﴿19﴾ فَاَرٰيهُ الْاٰيَةَ الْكُبْرٰىؗ ﴿20﴾ فَكَذَّبَ وَعَصٰىؗ ﴿21﴾ ثُمَّ اَدْبَرَ يَسْعٰىؗ ﴿22﴾ فَحَشَرَ فَنَادٰىؗ ﴿23﴾ فَقَالَ اَنَا رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىؗ ﴿24﴾ فَاَخَذَهُ اللّٰهُ نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْاُولٰىؕ ﴿25﴾ اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشٰىؕ ﴿26﴾ ءَاَنْتُمْ اَشَدُّ خَلْقًا اَمِ السَّمَٓاءُؕ بَنٰيهَا ﴿27﴾ رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوّٰيهَاۙ ﴿28﴾ وَاَغْطَشَ لَيْلَهَا وَاَخْرَجَ ضُحٰيهَا ﴿29﴾ وَالْاَرْضَ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَاؕ ﴿30﴾ اَخْرَجَ مِنْهَا مَٓاءَهَا وَمَرْعٰيهَا ﴿31﴾ وَالْجِبَالَ اَرْسٰيهَاۙ ﴿32﴾ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْؕ ﴿33﴾ فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىؗ ﴿34﴾ يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ ﴿35﴾ وَبُرِّزَتِ الْجَحٖيمُ لِمَنْ يَرٰى ﴿36﴾ فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ ﴿37﴾ وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ ﴿38﴾ فَاِنَّ الْجَحٖيمَ هِيَ الْمَأْوٰىؕ ﴿39﴾ وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهٖ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ ﴿40﴾ فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىؕ ﴿41﴾ يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاؕ ﴿42﴾ فٖيمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاؕ ﴿43﴾ اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاؕ ﴿44﴾ اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاؕ ﴿45﴾ كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا ﴿46﴾