78- NEBE SURESİNİN KISA TEFSİRİ

NEBE SURESİNİN ANLAMI



"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"

Ayet: 1-5
(İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar) neyi sorarak (alay ediyorlar?) Doğrusu onlar karşı çıktıkları o büyük haberi (yani ahireti / ahiretteki hesabı sorarak alay ediyorlar.) Ama onlar (kıyamet günü geldiğinde,) gerçeği anlayacaktır; hem de çok iyi anlayacaktır.
Ayet: 6-16
(Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, kıyamet gününü başınıza getirecek olan Biziz.) Yeryüzünü (sizin yaşamanıza) uygun yapan da Biziz. Dağları kazık gibi koyan da Biziz. Sizi (erkek ve dişi) çiftler halinde yaratan da Biziz. Uykunuzu dinlendirici yapan da, rahat uyumanız için geceyi bir örtü (gibi karanlık) yapan da Biziz. Çalışıp geçiminizi sağlamanız için gündüzü aydınlık yapan da Biziz. Sizin üzerinize yedi kat göğü sapasağlam kuran da Biziz. Güneş'i bir ışık kaynağı yapan da Biziz. Bulutlardan bereketli yağmurlar indirip çeşitli bitkileri, bağları ve bahçeleri çıkaran da Biziz.
Ayet: 17-30
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, son hüküm gününün / kıyamet gününün vakti (Allah tarafından belirlenmiştir.) Sur borusuna üflendiğinde, siz akın akın geleceksiniz. O gün gök açılacaktır, (gökte) kapılar olacaktır, dağlar yürütülecektir, (o dağlar parçalanıp) bir hayal gibi (yok) olacaktır. O vakit cehennem -Allah'a karşı azgınlaşanların dönüp varacağı yer olarak- onları gözleyip bekleyecektir. Cehenneme giren kimseler orada uzun süre kalacaktır. Cehennemde onlar serin içecekleri değil kaynar sıcak suları ve irinli yiyecekleri tadacaktır. Doğrusu onlar (cehennem cezasını) hak ettiler; çünkü onlar ahiretteki hesaba inanmıyorlardı ve bildirdiğimiz gerçekleri ısrarla yalanlıyorlardı. Ahirette Biz insanlara her şeyi tek tek sayacağız ve onları tüm yaptıklarından hesaba çekeceğiz. (Sonra Biz cehenneme giren kimselere): "Haydi, cezanızı çekin. Artık cezanızı (azaltmayacağız;) ancak artıracağız." diyeceğiz.
Ayet: 31-40
Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimselere ise (ahirette) başarılar vardır. Ahirette (Allah tarafından) onlara (cennet) bahçeleri, üzüm bağları, aynı olgunlukta yemişler ve kadehlere doldurulmuş (lezzetli cennet içecekleri) verilecektir. Onlar cennette hiçbir boş / rahatsız edici veya yalan söz işitmeyecektir. Ey elçi, bunlar (ahirette) Rabb'inin (İslam'a inananlara) fazladan armağan edeceği şeylerdir. O, göklerin, yerin ve arasındakilerin (yani her şeyin) Rabb'i olan Rahman'dır. Ama Onun huzurunda hiç kimsenin (izinsiz) konuşma hakkı yoktur. Doğrusu vahiy meleği Cebrail'in ve diğer meleklerin sıraya dizileceği kıyamet günü Rahman'ın izin verdiğinden başkası konuşamayacaktır. Konuşma izni alan kimse ise ancak doğruyu söyleyebilecektir. İşte o gün gerçek gündür. Öyleyse (o gün gelmeden önce) dileyenler, (tövbe edip) Rabb'lerine dönsünler (ve İslam'a inansınlar.) Ey insanlar, Biz sizi yakın bir cezayla uyardık. Sonuçta kıyamet günü herkes dünyada yaptıklarına bakacaktır ve İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler: "Keşke toprak olsaydım (ve ahiretteki cezadan kurtulsaydım.)" diyecektir. (Ama onlar ahiretteki cezadan asla kurtulamayacaktır.)

سورة الـنبإ

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

عَمَّ يَتَسَٓاءَلُونَۚ ﴿1﴾ عَنِ النَّبَاِ الْعَظٖيمِۙ ﴿2﴾ اَلَّذٖي هُمْ فٖيهِ مُخْتَلِفُونَؕ ﴿3﴾ كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ ﴿4﴾ ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ ﴿5﴾ اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَادًاۙ ﴿6﴾ وَالْجِبَالَ اَوْتَادًا ﴿7﴾ وَخَلَقْنَاكُمْ اَزْوَاجًاۙ ﴿8﴾ وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًاۙ ﴿9﴾ وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاسًاۙ ﴿10﴾ وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا ﴿11﴾ وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًاۙ ﴿12﴾ وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا ﴿13﴾ وَاَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَٓاءً ثَجَّاجًاۙ ﴿14﴾ لِنُخْرِجَ بِهٖ حَبًّا وَنَبَاتًاۙ ﴿15﴾ وَجَنَّاتٍ اَلْفَافًاؕ ﴿16﴾ اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مٖيقَاتًاۙ ﴿17﴾ يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ اَفْوَاجًاۙ ﴿18﴾ وَفُتِحَتِ السَّمَٓاءُ فَكَانَتْ اَبْوَابًاۙ ﴿19﴾ وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًاؕ ﴿20﴾ اِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًاۙ ﴿21﴾ لِلطَّاغٖينَ مَاٰبًاۙ ﴿22﴾ لَابِثٖينَ فٖيهَٓا اَحْقَابًاۚ ﴿23﴾ لَا يَذُوقُونَ فٖيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًاۙ ﴿24﴾ اِلَّا حَمٖيمًا وَغَسَّاقًاۙ ﴿25﴾ جَزَٓاءً وِفَاقًا ﴿26﴾ اِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًاۙ ﴿27﴾ وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا كِذَّابًاؕ ﴿28﴾ وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا ﴿29﴾ فَذُوقُوا فَلَنْ نَزٖيدَكُمْ اِلَّا عَذَابًا ﴿30﴾ اِنَّ لِلْمُتَّقٖينَ مَفَازًاۙ ﴿31﴾ حَدَٓائِقَ وَاَعْنَابًاۙ ﴿32﴾ وَكَوَاعِبَ اَتْرَابًاۙ ﴿33﴾ وَكَأْسًا دِهَاقًاؕ ﴿34﴾ لَا يَسْمَعُونَ فٖيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًاۚ ﴿35﴾ جَزَٓاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَٓاءً حِسَابًاۙ ﴿36﴾ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۙ الرَّحْمٰنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًاۙ ﴿37﴾ يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلٰٓئِكَةُ صَفًّاؕ لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَابًا ﴿38﴾ ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّهٖ مَاٰبًا ﴿39﴾ اِنَّٓا اَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرٖيبًاۚ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنٖي كُنْتُ تُرَابًا ﴿40﴾