"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1
(Kıyamet günü) düşecek (yörüngeden çıkacak) olan yıldız Allah'ın bildirdiği gerçeklere şahittir.
Ayet: 2-18
Ey Mekkeliler, şunu iyi bilin ki, (önceden) arkadaşınız olan bu elçi asla dosdoğru yoldan / İslam'dan / doğruluktan sapmamıştır ve doğrudan ayrılmamıştır. Doğrusu o, boş değil (sizin için çok önemli ve anlamlı olan gerçekleri) konuşuyor. Doğrusu bu ilahi kitap / Kuran (Allah tarafından) vahiy edilen / bildirilen gerçeklerdir. Şiddetli güç ve üstün akıl sahibi olan Allah onu bu elçiye öğretmiştir. Bu yüzden (bir gün) vahiy meleği Cebrail en üst ufka yönelip (göründü) ve yere inip bu elçinin yanına -ona değecek kadar- yaklaştı. Böylece Allah kuluna (bu elçiye) bildirmek istediklerini vahiy etti / bildirdi. Bu elçinin gönlü de gördüklerini yalanlamayıp doğruladı. Öyleyse bu elçinin gördüklerinden şüphe etmeyin. Doğrusu bu elçi o vahiy meleğini / Cebrail'i başka bir inişinde de (dinlenmek için gökgesine) sığındığı bir bahçenin ucundaki dikensiz yemiş ağacının yanında görmüştü. O vakit o ağacı (melekler) kaplıyordu. (Hayır,) bu elçinin gözü yanılmadı. Ayrıca o, hiçbir zaman Allah'a karşı azgınlaşmadı. Doğrusu o, Rabb'inin en büyük gerçeklerinden biri olan vahiy meleğini / Cebrail'i görmüştür.
Ayet: 19-23
Ey putperest / müşrik Araplar, söyleyin bakalım, (uydurduğunuz) Lat, Uzza ve onların üçüncüsü olan Menat putlarına (Allah'ın kız çocukları diyerek Ona iftira etmekten vazgeçmeyecek misiniz?) Ey putperest / müşrik Araplar, siz (bazı putları ve melekleri) Allah'a "kız çocukları" olarak yakıştırırken, kendinize (kızları yakıştırmayıp) erkek çocuklarınızın olmasını istiyorsunuz. Öyleyse bu, çok çarpık bir paylaşımdır. Doğrusu putlar / sahte ilahlar sizin ve atalarınızın (yakıştırıp) adlandırdığınız uydurma adlardan başka bir şey değildir. Çünkü Allah onlar hakkında hiçbir kanıt indirmemiştir. Ama putperest / müşrik Araplar sadece zanlarına / boş iddialarına ve kötü arzularına uyuyorlar. (Artık onların tövbe edip İslam'a inanması gerekir.) Doğrusu Rabb'lerinden onlara bu doğruluk rehberi / Kuran gelmiş bulunuyor.
Ayet: 24-26
Artık insanlar (bu dünyada) istedikleri her şeyi elde edebileceklerini sanmamalıdır. Doğrusu önce de sonra da (dünya da ahiret de) yani her şey yalnız Allah'ındır. Doğrusu -Allah'ın dilediği ve razı olduğu kimselere izin vermesi / lütfetmesi hariç- göklerdeki tüm meleklerin desteği / şefaati bile hiç kimseye hiçbir fayda veremez.
Ayet: 27-28
(Ne yazık ki) ahiretteki hesaba inanmayan putperest / müşrik Araplar (gerçeğe aykırı olarak) melekleri dişil adlarla adlandırıyorlar. Doğrusu onlar melekler hakkında hiçbir (gerçek) bilgiye sahip değildir. Ama putperest / müşrik Araplar sadece zanlarına / boş iddialarına uyuyorlar. Ama zanlar / boş iddialar gerçeklerin karşısında geçersizdir.
Ayet: 29-32
Ey elçi, ilahi öğüdümüze / Kuran'a sırt çevirip sadece bu dünya hayatını isteyenler kimselere (ve onların çirkin sözlerine) aldırış etmeden (diğer insanları İslam'a davet et.) Çünkü onların bilgi düzeyi ancak bu kadardır. Doğrusu Rabb'in, Onun dosdoğru yolundan / İslam'dan / doğruluktan sapanları da doğruluğa yönelenleri de en iyi bilendir. Şunu iyi bilin ki, Allah göklerde ve yerdeki herkesin / her şeyin tek sahibidir. Doğrusu Allah (dünyada) kötülük eden kimseleri kötülük yapmakta ısrar ettiklerinden (cehennemde) cezalandırmak ister. Allah (bu dünyada) -bazı küçük hatalar yapsalar da- büyük günahlardan ve utanç verici / çirkin şeylerden kaçınıp iyilik eden kimseleri ise (cennetteki) iyiliklerle ve güzelliklerle ödüllendirmek ister. Şüphesiz ki Rabb'in bağışlaması çok geniş olandır. Ey insanlar, Allah sizi (ilk olarak) topraktan yarattığında da, annelerinizin karınlarında bulunduğunuzda da, (şimdi de) en iyi bilendir. Öyleyse sakın (Allah'ın huzurunda) kendi kendinizi temize çıkarmaya çalışmayın! Şüphesiz ki Allah, Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimseleri en iyi bilendir.
Ayet: 33-55
Ey elçi, gerçeklerden / İslam'dan / doğruluktan yüz çeviren kimseleri biliyorsun. Onlar (iyilik için) az bir şey verseler hemen cimrilik ederler. Doğrusu onlar bilinmezi / geleceği bilmiyorlar ve görmüyorlar. Ama bu elçi onlara Musa'ya ve vefakar İbrahim'e indirilen ilahi sayfalarda da bulunan İslam'ı bildirdi. (Herkes kendi yaptığından sorumludur.) Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez. Çünkü insana ancak yaptığının karşılığı verilir. (Sonuçta / ahirette) herkesin tüm yaptıkları görülecek ve herkese hak ettiği karşılık (ödül ya da ceza) tam olarak verilecektir. (Ey insan şunu iyi bil ki,) son varış yeri (ahirette) Rabb'inin huzuru olacaktır. Unutmayın ki, insanı son güldürecek ve son ağlatacak olan Allah'tır. İnsanı öldürecek ve diriltecek olan da Allah'tır. İnsanı atılan bir damlacık sıvıdan erkek-dişi eşler olarak yaratan da Allah'tır. Ahirette insanı başka bir varoluşla yaratacak olan da Allah'tır. Doğrusu Allah (bu dünyada bir sınav olarak) bazılarına (çok verip) zengin edendir ve bazılarına (az verip) kanaat ettirendir. Gökteki parlak yıldızların Rabb'i de Allah'tır. Doğrusu (İslam'ı ısrarla inkar eden) önceki Ad toplumunu ve Semud toplumunu cezalandırıp yok eden de, o inkarcılardan geriye hiç kimseyi bırakmayan da, onlardan önce daha zalim ve daha azgın olan Nuh'un toplumunu ve altüst ettiğimiz nice inkarcı beldeleri yerin dibine geçirip şiddetli cezalarla kaplayan da Allah'tır. Öyleyse Rabb'inin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsin ki!
Ayet: 56-62
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, bu elçi (Allah'ın gönderdiği) önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. Doğrusu yaklaşmakta olan (kıyamet günü) çok yakındır; ama Allah'tan başkası onu ortaya çıkaramaz. Ey putperest / müşrik Araplar, artık Allah'ın sözüne / Kuran'a şaşmayın. Ama siz (ahiretteki kötü sonunuza) ağlayacağınıza gülüyorsunuz ve gerçekleri umursamıyorsunuz. Öyleyse ey insanlar, yalnız Allah'a secde ve ibadet edin.