"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1-4
ELİF-LAM-MİM ( Dikkat! ) (Ey putperest / müşrik Araplar, şunu iyi bilin ki,) Romalılar (Sasanilere karşı) yakın bir yerde yenilgiye uğradılar; ama onlar bu yenilginin ardından birkaç yıl içinde galip gelecektir. Doğrusu önce ve sonra (her zaman) son emir / karar Allah'a aittir. (Romalılar galip geldiğinde,) işte o gün İslam'a inananlar da sevinecektir.
Ayet: 5-8
Allah dileyenleri (yani İslam'a inananları) yardmıyla zafere ulaştıracaktır. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve en merhametlidir. Allah (İslam'a inananlara yardımını) söz vermiştir. Doğrusu Allah verdiği sözden dönmez. Ama (ne yazık ki) insanlardan birçoğu gerçekleri anlamak istemez. Bazı insanlar dünya hayatının görünen yüzünü bilirler; ama (ne yazık ki) onlar ahiretteki hesabı umursamayan gafillerdir. Çünkü onlar vicdanlarıyla düşünmezler. Doğrusu Allah gökleri, yeri ve arasındakileri (yani her şeyi) ancak gerçeklerle ve belli bir süreye (ölüm vaktine) kadar yaratmıştır. Ama insanlardan birçoğu ahirette Rabb'lerinin huzurunda buluşup tüm yaptıklarından hesaba çekileceğini inkar eder.
Ayet: 9-16
Doğrusu putperest / müşrik Araplar yeryüzünde gezip önceki inkarcıların sonunun çok kötü olduğunu gördüler; (ama Allah'ın bir gün onları da cezalandıracağını anlamadılar.) Doğrusu önceki inkarcılar putperest / müşrik Araplardan daha güçlüydü ve yeryüzünde daha çok eserler bırakmışlardı. Onlar yeryüzünde putperest / müşrik Araplardan daha çok binalar yaptılar. Allah'ın önceki inkarcılara gönderdiği elçiler de onlara apaçık kanıtlar getirmişlerdi. (Ama onlar önyargıyla yalanladıkları İslam'a inanmadılar.) Doğrusu Allah onlara hiçbir haksızlık etmiyordu; ama onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı. Bu yüzden Allah'ın bildirdiği gerçekleri yalanlayıp alay ederek kötülük işleyen kimselerin sonu çok kötü olmuştur. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah yaratılışı başlatıp sürdürendir. Sonuçta hepiniz ahirette Allah'ın huzuruna döndürülüp (tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.) Herkes şunu iyi bilsin ki, kıyamet koptuğunda, günahta ısrar eden suçlular ümitsiz / çaresiz kalacaktır. Putperestlerin / müşriklerin Allah'a ortak koştuğu putlar / sahte ilahlar da onlara destekçi / şefaatçi olamayacaktır. Doğrusu ahirette o putlar / sahte ilahlar bile putperestlerin / müşriklerin onları Allah'a ortak koşmalarını inkar edecektir. Kıyamet koptuğunda, iyi insanlar ve kötü insanlardan ayrılacaktır. İşte o gün İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimseler (cennet) bahçesinde yaşamakla mutlu edilecektir. Diğer yandan bildirdiğimiz gerçekleri ve ahiretteki buluşmayı / hesabı inkar edip yalanlayan kimseler ise ahirette (cehennem) cezasına uğratılacaktır.
Ayet: 17-19
Ey İslam'a inananlar, sabah-akşam daima, 'Allah tüm eksiklerden uzaktır / yücedir' demelisiniz. (Aynı şekilde) gece-gündüz daima, 'göklerde ve yerde Allah'a hamdolsun' demelisiniz. Şüphesiz ki Allah ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarandır ve (yağdırdığı yağmurla) ölü haldeki / kurak topraklara hayat verendir. (Bu böyledir. Ey insanlar, siz ahirette böyle diriltilip topraktan) çıkarılacaksınız.
Ayet: 20
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, sizi topraktan yaratmış olması Allah'ın (size) bildirdiği gerçeklerdendir. Böylece siz insan topluluğu olarak yeryüzünde çoğalıp yayılıyorsunuz.
Ayet: 21
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, size -beraber yaşayıp huzur bulmanız için- aynı candan eşler yaratmış olması da, aranızda sevgi ve rahmet var etmesi de Allah'ın (size) bildirdiği gerçeklerdendir. İşte bunda düşünüp öğüt alan kimselere bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 22
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, göklerin ve yerin yaratılmış olması da, (Onun takdiriyle) çeşitli dillere ve renklere sahip olmanız da Allah'ın (size) bildirdiği gerçeklerdendir. İşte bunda tüm insanlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 23
(Onun takdiriyle) geceleyin (dinlenmek için) uyuyor olmanız da, gündüzleyin (çalışıp) Onun lütfundan geçiminizi aramanız da Allah'ın (size) bildirdiği gerçeklerdendir. İşte bunda gerçekleri dinleyenlere bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 24
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, size -korku ve umut duymanız için- şimşeğin çakışını göstermesi de, gökten yağmur yağdırıp onunla toprağı ölü / kurak halinden sonra diriltmesi de Allah'ın (size) bildirdiği gerçeklerdendir. İşte bunda aklını kullananlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 25
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, göğün ve yerin (yani her şeyin) Onun emriyle hareket etmesi de Allah'ın (size) bildirdiği gerçeklerdendir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, ahirette hepiniz -size yapılan bir çağırıyla- hemen dirilip (topraktan) çıkacaksınız.
Ayet: 26-27
Şunu iyi bilin ki, Allah göklerde ve yerdeki herkesin / her şeyin tek sahibidir. Her şey Ona boyun eğer. Doğrusu Allah yaratmaya başlayıp onu sürdürendir. Şüphesiz ki bu, Onun için çok kolaydır. Göklerde ve yerdeki en yüce özellikler Allah'a aittir. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve en doğru kararı verendir.
Ayet: 28-30
Ey putperest / müşrik Araplar, Allah size kendinizden bir örnek veriyor. Siz Allah'ın (evlenmenizi) ellerinize izin verdiği / helal kıldığı eşlerinizi bile lütfettiğimiz nimetlerde kendinize ortak kabul etmek istemiyorsunuz. Doğrusu siz (kadın-erkek) hepiniz Allah'ın nimetlerinde eşit haklara sahipsiniz. Öyleyse kendiniz için istemediğiniz bir şeyi başkası için de istemeyin.. Bu böyledir. Biz bildirdiğimiz gerçekleri aklını kullanmak isteyenlere ayrıntısıyla açıklarız. Ama haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimler bilgisizce kötü arzularına uymaktadır. Doğrusu hiç kimse Allah'ın ısrarlı sapkınlıkları içinde bıraktığı kimseleri dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltemez. Sonuçta İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler ahirette yardımcısız / çaresiz kalacaktır. Öyleyse hiçbir batıl inanç (hurafe) karıştırmadan gerçek dine (İslam'a) yönel. Bu din (İslam) Allah'ın insanı yoktan var edip yaratırken onun içine koyduğu değerlerdir. Doğrusu Allah'ın yaratmasında hiçbir değişiklik olmaz. İşte, gerçek / doğru din (İslam) budur. Ama (ne yazık ki) insanlardan birçoğu gerçekleri anlamak istemez.
Ayet: 31-34
Ey insanlar, Allah'a gönülden yönelin, Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakının ve namazı düzenli kılın. Sakın Allah'a ortak koşanlardan olmayın! Sakın gerçek dinlerini (İslam'ı) bozup karşıt gruplara ayrılan kimselerden olmayın! Böylece (İslam'dan ayrılan) her grup (İslam'a değil) kendi yaptıklarına sevinir. Doğrusu putperest / müşrik insanlar bile kendilerine bir sıkıntı dokununca (putları / sahte ilahları bırakıp) Rabb'lerine / Allah'a gönülden yönelip dua ederler. Ama Allah onlara rahmetini tattırdığında (ve sıkıntılarını giderdiğinde,) hemen bazıları (tekrardan putları / sahte ilahları) Rabb'lerine ortak koşmaya başlarlar. Böylece onlar kendilerine lütfettiğimiz nimetlere nankörlük ederler. (Ey İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler,) bu dünyanın nimetlerinden biraz daha yararlanabilirsiniz. Sonuçta (ahirette) siz de gerçekleri anlayacaksınız; (ama iş işten geçtikten sonra gerçekleri anlamanızın size hiçbir yararı olmayacaktır.)
Ayet: 35
Doğrusu Biz putperest / müşrik Araplara (putları / sahte ilahları Allah'a) ortak koşmalarını söyleyen hiçbir kanıt indirmedik.
Ayet: 36-37
Doğrusu Biz bazı insanlara (lütfumuzdan) bir rahmet (nimet) tattırdığımızda, çok sevinip şımarmaktadır. Bazılarının başlarına -bu dünyada işledikleri günahlar yüzünden- bir sıkıntı geldiğinde ise onlar hemen (Allah'ın rahmetinden) ümit kesmektedir. (Çünkü onlar Allah'ın kendilerini bu dünyada sınadığını unutmaktadır.) Onlar Allah'ın (bu dünyada bir sınav olarak) verdiği nimetleri dilediğine bol, dilediğine ise belli bir ölçüde verdiğini anlamadılar. İşte bunda İslam'a inananlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 38-39
Ey elçi, en yakından başlayıp (ihtiyaç sahiplerine,) yoksullara ve yolda / sokakta kalan zor durumdaki kimselere (zekat) haklarını ver. Çünkü bu, Allah'ın rızasını kazanmak isteyen kimseler için daha iyidir. İşte böyleleri kurtuluşa / gerçek mutluluğa / cennet nimetlerine erişecek olan kimselerdir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, gelir kazanmak için insanlara faizle vereceğiniz mal / para Allah'ın yanında artmaz (ancak sizin değerinizi düşürür;) Allah'ın rızasını kazanmak için zekat olarak verdiğiniz şeyler ise sizin değerinizi artırır. İşte böyleleri (ahiretteki ödülleri) kat kat artırılacak olan kimselerdir.
Ayet: 40
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, sizi yaratan, (bu dünyada yaşatıp) nimetler lütfeden ve (bu dünyada) öldürüp (ahirette) diriltecek olan Allah'tır. (Ey putperestler / müşrikler, şunu iyi bilin ki,) sizin Allah'a ortak koştuğunuz putlar / sahte ilahlar bunlardan hiçbirini yapamaz. Doğrusu Allah putperestlerin / müşriklerin Ona ortak koştuğu şeylerden uzaktır ve çok yücedir.
Ayet: 41
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, karada ve denizdeki tüm bozulmalar insanların kendi elleriyle işledikleri hatalar yüzünden ortaya çıkmıştır. Çünkü Allah insanlara (bu dünyada) yaptıkları kötülüklerden bir kısmını tattırmak ister. Umulur ki insanlar hatalarından dönerler.
Ayet: 42-45
Ey elçi, de ki: "(Ey putperest / müşrik Araplar,) yeryüzünde gezip dolaşın da önceki inkarcıların sonunun ne kötü olduğuna bir bakın. Doğrusu onlardan birçoğu da putperest / müşrik kimselerdi. Öyleyse Allah'ın söz verdiği ve geri çevrilmesi mümkün olmayan kıyamet günü gelmeden önce gerçek / doğru dine (İslam'a) yönel. Çünkü o gün insanlar bölük bölük ayrılacak (ve İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler cehenneme sokulacaktır.) Artık her kim İslam'ı ısrarla inkar ederse, bu, onun kendi zararına olur; her kim de İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yaparsa, bu, onun kendi yararına olur. Böylece insanlar (kendilerine ahiretteki yerlerini) hazırlarlar. Doğrusu Allah lütfuyla İslam'a inanıp düzeltici / iyi işler yapan kimseleri ödüllendirmek ister. Şüphesiz ki Allah İslam'ı ısrarla inkar eden kafirleri sevmez."
Ayet: 46
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, müjdeci rüzgarları gönderip size rahmetini (yağmuru) tattırması da, lütfundan rızkınızı aramanız için gemileri emriyle yüzdürmesi de Allah'ın (size) bildirdiği gerçeklerdendir. Umulur ki şükredersiniz.
Ayet: 47
Ey elçi, Biz senden önce de toplumlarını İslam'a davet etmeleri için elçiler gönderdik. O elçiler de toplumlarına apaçık kanıtlar getirdiler. Doğrusu Biz (o toplumlardan) günahta ısrar eden suçlulara hak ettikleri cezayı verdik. Diğer yandan Biz İslam'a inananlara yardım etmeyi de bir hak olarak üzerimize almışızdır.
Ayet: 48-51
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah rüzgarları gönderip bulutları dilediği gibi hareket ettirendir, onları gökte dilediği gibi toplayıp yayandır ve (dilediğinde) onları parçalayıp dağıtandır. Sonuçta (Allah'ın rahmeti sayesinde) bulutların arasından yağmurun çıktığını görebilirsin. Böylece Allah yağmuru kullarından dilediklerine yağdırınca, (susuz kaldıktan sonra) yağmura kavuşan kimseler sevinip birbirlerine müjdeler verirler. Çünkü onlar önceden, yani beldelerine yağmur yağdırılmadan önce, ümitsiz / çaresiz kalmışlardı. Allah'ın rahmetinin eserlerine baksana! Allah toprağı ölü / kurak halinden sonra nasıl da diriltiyor! Doğrusu Allah ölüleri diriltendir. Şüphesiz ki Allah her şeye gücü yetendir. Ama Biz bazı insanlara rüzgarı (ve beraberinde yağmuru) göndersek ve onlar ekinlerinin olgunlaştığını görseler de, onlar (Allah'ın nimetlerini) inkar etmeyi sürdürürler.
Ayet: 52-53
Ey elçi, şunu iyi bil ki sen gerçeklere karşı ölü veya sağır gibi davranan kimselere -onlar sırt çevirdiklerinde- İslam'a davetini asla işittiremezsin. Ey elçi, sen gerçeklere karşı kör davranan kimseleri de ısrarlı sapkınlıklarından dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltemezsin. Doğrusu sen (İslam'a davetini) ancak bildirdiğimiz gerçeklere inanan ve Allah'a teslim olup İslam'ı kabul eden kimselere işittirebilirsin.
Ayet: 54-57
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah sizi güçsüz (bir bebek olarak) yaratandır, o güçsüz halden sonra size kuvvet verendir ve o kuvvetli halden sonra da sizi güçsüz bir ihtiyar haline getirendir. Doğrusu Allah dilediği şekilde yaratır. Şüphesiz ki Allah her şeyi en iyi bilendir ve her şeye gücü yetendir. Doğrusu kıyamet koptuğunda, günahta ısrar eden suçlular dünyada ancak bir saat (yani kısa bir süre) kaldıklarına yemin edecektir. Bu böyledir. (Dünyadayken) onlar (dünya hayatının ahiret hayatına göre çok kısa olduğunu anlamadıklarından) gerçeklerden / İslam'dan / doğruluktan saptırılıyorlardı. (Onlar dünyada kaldıkları süreyi doğru bilmediklerinde,) kendilerine ilahi kitap bilgisi ve İslam inancı verilen kimseler onlara: "Doğrusu siz dünyada -Allah'ın kitabında bildirdiği gibi- diriliş gününe kadar kaldınız. İşte bugün diriliş günüdür. Ancak siz bu gerçeği bilmek istemiyordunuz." diyecektir. İşte o gün haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimlerin özür dilemeleri onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır ve (ahirette) onların tövbesi kabul edilmeyecektir.
Ayet: 58-60
Doğrusu Biz insanlara (İslam'a inanmaları için) bu ilahi kitapta / Kuran'da her çeşit örneği verdik. Ey elçi, sen onlara bildirdiğimiz bir gerçeği getirdiğinde, İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplardan bazıları: "Siz yanlış inanıyorsunuz." diyecektir. Bu böyledir. Allah gerçekleri bilmek istemeyenlerin kalplerine (inkarcı) damgasını vurur. Öyleyse ey elçi, (İslam için) sabırla dayanışarak hareket et. Şüphesiz ki Allah'ın verdiği her söz gerçektir. Ey elçi, hiçbir şeyi kesin olarak bilmeyen putperest / müşrik Araplar seni hafife almasınlar! (Onlar şunu iyi bilsinler ki, Allah İslam'a inananları da onlara galip getirecektir.)