"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1-4
Eserek etrafa toz-toprak saçan, ağır (bulutları) taşıyan, yelkenli gemileri kolayca yüzdüren ve (Allah'ın) emriyle yağmuru (yeryüzüne) dağıtan rüzgarlar Allah'ın bildirdiği gerçeklere şahittir.
Ayet: 5-6
Ey insanlar, tehdit edildiğiniz (kıyamet günü) doğrudur ve ilahi adalet kesinlikle gerçekleşecektir.
Ayet: 7-11
Yollarla / yörüngelerle dolu gökyüzü de Allah'ın bildirdiği gerçeklere şahittir. Ama ey İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplar, siz İslam'a karşı bir söylem içindesiniz. Çünkü gerçeklerden / İslam'dan / doğruluktan saptırılmak isteyen herkes saptırılır. Herkes şunu iyi bilsin ki, saçmasapan batıl inançlar (hurafeler) uyduranlar ahirette kahrolacaktır. (Ama bugün) onlar bir bocalama içinde yanlışlarını sürdürüyorlar.
Ayet: 12-14
Putperest / müşrik Araplardan bazıları (alay ederek): "İlahi adalet günü ne zaman gelecekmiş / niçin hemen gelmiyor?" diye soruyorlar. Doğrusu o gün (geldiğinde,) onlar cehennem ateşiyle sınanacaktır. O vakit onlara: "Haydi, cezanızı çekin! İşte bu, başınıza hemen gelmesi için ısrar ettiğiniz cezadır." denilecektir.
Ayet: 15-19
Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimseler ise ahirette cennet bahçelerinde ve pınarlarında bulunacaktır. Onlar Rabb'lerinin lütfettiği (tüm) nimetlere erişecektir. Çünkü onlar ahiretten önce (yani dünyada) iyi işler yaparlardı, geceleri az uyurlardı ve seher vakitlerde Allah'tan bağışlanma dilerlerdi. Ayrıca onlar kendi servetlerinin içinde -talepte bulunan ve bulunmayan- tüm ihtiyaç sahiplerinin (belli) bir hakkı olduğunu da (bilirlerdi.)
Ayet: 20-23
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, (sizden) gerçekleri kesin olarak bilmek isteyen kimseler için hem yeryüzünde hem de kendi içlerinizde (vicdanlarınızda) nice gerçekler vardır. Artık gerçekleri görmeniz gerekir. Doğrusu gökte hem rızkınız (olan yağmur) hem de tehdit edildiğiniz cezalar vardır. Ey insanlar, göğün ve yerin Rabb'i şahittir ki, bu ilahi kitap / Kuran sizin konuştuğunuz gibi (size konuşan) bir gerçektir.
Ayet: 24-30
Ey elçi, sana İbrahim'in ağırladığı misafirlerin haberi geldi: Bir vakit onlar İbrahim'e gelip: "Selam!" dediklerinde, İbrahim onlara: "Selam yabancılar!" dedi. Sonra usulca / belli etmeden evine gidip misafirlerine (ikram etmek için) kızarmış dana eti getirdi ve yemeği onlara yaklaştırıp: "Buyrun." dedi. Ama İbrahim (onların yemeğe hiç el uzatmadıklarını görünce,) içinde onlardan kaynaklanan bir korku hissetti. Onlar İbrahim'e: "Endişe etme. (Çünkü biz Allah'ın gönderdiği melek elçileriz.)" dediler ve ona akıllı / bilgili bir oğlunun doğacağını müjdelediler. Bu müjdeyi duyan İbrahim'in hanımı gülerek onların yanına geldi ve elleriyle yüzünü kapayıp: "(Kısır ve yaşlı bir kadın (nasıl doğurabilir ki!)" dedi. Melek elçiler ona: "Rabb'in, 'Bu böyle olacak!' diye buyurdu. Şüphesiz ki Allah en doğru kararı verendir ve her şeyi en iyi bilendir." dediler.
Ayet: 31-37
İbrahim onlara: "Ey elçiler, başka bir göreviniz daha var mı?" dedi. O vakit melek elçiler ona: "Doğrusu biz günahta ısrar eden suçlu bir toplumu (Lut'un toplumunu) cezalandırmaya da gönderildik. Çünkü biz onlara Rabb'inin aşırı giden (günahta ısrar eden) kimseler için işaretlediği (ateşte pişmiş) çamurdan taşları aşırı göndereceğiz." dediler. Ama Biz (Lut'un toplumunu cezalandırmadan önce) o beldedeki İslam'a inananları oradan çıkarıp (kurtardık.) Ama orada İslam'a inanan sadece bir ev vardı. Sonuçta Biz (cezalandırıp yok ettiğimiz) o beldeden geriye şiddetli cezamızdan korkan kimselere nice ibretler bıraktık.
Ayet: 38-40
Ey insanlar, Musa'nın hayatından da alacağınız ibretler vardır. Geçmişte Biz Musa'yı apaçık bir yetkiyle Firavuna elçimiz olarak gönderdik. Ama (ne yazık ki) Firavun, ordusuna güvenip gerçeklerden / İslam'dan / doğruluktan yüz çevirdi ve Musa hakkında: "Bu adam ya bir sihirbazdır / aldatıcıdır ya da aklını yitirmiş / delirmiş biridir." dedi. Sonra Biz onu ve askerlerini cezalandırıp su akıntısında boğduk. Sonuçta Firavun (öldüğü sırada) kendi kendini kınıyordu.
Ayet: 41-42
Ey insanlar, (İslam'ı ısrarla inkar eden) Ad toplumundan (ve onlara verdiğimiz cezadan) da alacağınız ibretler vardır. Geçmişte Biz Ad toplumunun üzerine -geçtiği her yerde hiçbir şeyi bırakmadan her şeyi kökünden söküp toz gibi uçuran- şiddetli bir fırtına gönderdik.
Ayet: 43-45
Ey insanlar, (İslam'ı ısrarla inkar eden) Semud toplumundan (ve onlara verdiğimiz cezadan) da alacağınız ibretler vardır. Geçmişte onlara: "Bu dünyanın nimetlerinden bir süreye (ölüm vaktine) kadar yararlanabilirsiniz; (ama şunu iyi bilin ki, eğer Allah'ın emirlerine uymazsınız, Onun cezasına uğrarsınız.)" denildi. Ama onlar (-tüm uyarılara rağmen-) Rabb'lerinin emrine başkaldırdılar ve göz göre göre (yıldırım gibi aniden gelen) cezalara çarptırıldılar. (O cezalar geldiğinde,) onlar ayağa kalkamadılar ve yardımsız / çaresiz kaldılar.
Ayet: 46
Ey insanlar, Biz daha önceden de Nuh'un toplumunu cezalandırıp yok ettik. Çünkü onlar da günahta ısrar eden kimselerdi.
Ayet: 47-49
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Biz gücümüzle gökyüzünü kuranız ve onu genişleteniz. Biz yeryüzünü döşeyeniz ve onu en güzel şekilde düzenleyeniz. Doğrusu Biz her şeyi çiftler olarak yarattık. Umulur ki gerçekleri düşünüp öğüt alırsınız.
Ayet: 50-51
Ey elçi, insanlara de ki: "Artık kötülüklerden kaçıp Allah'a yönelin. Doğrusu ben Allah'ın size gönderdiği apaçık bir uyarıcıyım. Sakın Allah ile beraber (sahte) bir ilah daha (yani bir put) edinmeyin. Doğrusu ben Allah'ın size gönderdiği apaçık bir uyarıcıyım."
Ayet: 52-55
Ey elçi, bu böyledir, putperest / müşrik Araplardan önceki inkarcılar da kendilerine gelen Allah'ın elçilerine ya 'sihirbaz / aldatıcı' ya da 'aklını yitirmiş / deli' dediler. Sanki onlar aynı sözlerle İslam'ı inkar etmeyi birbirine tavsiye etmişler(!) Doğrusu onlar azıtmış kimselerdir. Öyleyse ey elçi, İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerden yüz çevirip (diğer insanları İslam'a davet et.) Doğrusu sen (onları kendi hallerine bıraktığından) kınanacak değilsin. Öyleyse ey elçi, insanlara (bu ilahi kitapla / Kuran'la) öğüt ver; çünkü bu ilahi öğüt İslam'a inananlara fayda verir.
Ayet: 56-60
Herkes şunu iyi bilsin ki, Ben, cinleri ve insanları yalnız Bana ibadet etsinler diye yarattım. Ben onlardan Bana bir nimet vermelerini veya Beni doyurmalarını istiyor değilim. Şüphesiz ki Allah tüm nimetleri verendir ve sarsılmaz güç sahibidir. Doğrusu haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimlerin ve onlara arkadaş olanların günahı ortaktır. Ama onlar cezaya uğramak için acele etmesinler. Çünkü İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlere söz verilen kıyamet günü gelince, onlara yazık olacaktır.