"En bağışlayıcı ve en merhametli olan Allah'ın adıyla,"
Ayet: 1
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, bu ilahi kitap / Kuran en üstün olan ve en doğru kararı veren Allah tarafından indirilmiştir.
Ayet: 2-3
Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, Biz bu ilahi kitabı / Kuran'ı sana gerçeklerle indirdik. Öyleyse yalnız gerçek dinin (İslam'ın) tek sahibi olan Allah'a samimiyetle ibadet et. Herkes şunu iyi bilsin ki, Allah'ın dini çok sadedir. (Yani İslam'a inananlar hiçbir aracı olmadan / doğrudan Allah'a yönelirler.) Ama (ne yazık ki) Allah'tan başka (putları / sahte ilahları da güya) dost edinen putperest / müşrik Araplar: "Aslında biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet (dua) ediyoruz." demektedir. Doğrusu (kıyamet günü) Allah onların (İslam'dan) ayrılığa düştüğü konularda hükmünü verecektir. Doğrusu Allah yalanda ve İslam'ı inkarda ısrar eden kimseleri dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltmez.
Ayet: 4-5
(Ey Allah'a çocuk yakıştıranlar,) şayet Allah bir çocuk edinmek isteseydi yarattıklarından dilediğini seçerek bunu yapabilirdi. (Ama Allah'ın bir çocuk edinmesi asla Onun yüceliğine yakışmaz!) Doğrusu Allah tüm eksikliklerden uzaktır / yücedir. Allah tek ilahtır ve her şeyi emrine boyun eğdirendir. Allah gökleri ve yeri gerçeklerle yaratmıştır. Doğrusu Allah geceyi gündüze, gündüzü de geceye döndürendir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah her biri belli bir süreye (ölüm vaktine) kadar hareket edecek olan Güneş'i ve Ay'ı hizmete sunandır. Şunu da iyi bilin ki, Allah en üstündür ve çok bağışlayandır.
Ayet: 6-7
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, Allah sizi tek bir candan yaratmıştır, (yarattığı ilk insana) aynı candan eşini var etmiştir ve size eşler halinde sekiz çiftlik hayvanını lütfetmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde aşama aşama yaratan da Allah'tır. İşte, Rabb'iniz olan Allah'ın özellikleri böyledir. Allah her şeyin tek hükümranıdır. Allah'tan başka ilah yoktur / Allah tüm varlıkların tek ilahıdır. Öyleyse ey insanlar, gerçeklerden / İslam'dan / doğruluktan saptırılmamanız gerekir. Eğer İslam'ı ısrarla inkar ederseniz, (Allah'a hiçbir zarar veremezsiniz.) Çünkü Allah asla size muhtaç değildir. Ama şunu iyi bilin ki, Allah kullarının İslam'ı inkar etmesinden / nankörlüğünden asla razı olmaz. Doğrusu Allah ancak sizin (İslam'a inanıp) Ona şükretmenizden razı olur. (Herkes kendi yaptığından sorumludur.) Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez. Sonuçta hepiniz ahirette Rabb'inizin huzuruna döneceksiniz. O da size tüm yaptıklarınızı bildirecek (ve sizi hesaba çekecektir.) Şüphesiz ki Allah herkesin kalbinden geçeni (niyetini) en iyi bilendir.
Ayet: 8-9
Putperest / müşrik insanlar bile başlarına bir sıkıntı geldiğinde, (putları / sahte ilahları bırakıp sadece) Rabb'lerine (Allah'a) gönülden yönelerek dua ederler. Ama Allah nimetiyle / lütfuyla sıkıntılarını giderdiğinde, onlar önceden (yalnız) Allah'a dua ettiklerini unutup kendilerini Allah'ın dosdoğru yolundan / İslam'dan / doğruluktan saptırmak için putları / sahte ilahları Ona eş koşmaya başlarlar. Ey elçi, (putperest / müşrik Araplara) de ki: "İslam'ı ısrarla inkar etmenizle (bu dünya nimetlerinden) biraz yararlanabilirsiniz; ama şunu iyi bilin ki, sonuçta (ahirette sonsuza kadar kalmak üzere) cehennem ateşine gireceksiniz." Geceleyin ayakta durarak ve secdeye kapanarak (yani namaz kılarak) Allah'a boyun eğen, ahiretten / ahiretteki hesaptan çekinen ve Rabb'inin rahmetini / lütfunu dileyen kimselerin durumu ise iyi olacaktır. (Ahirette onlar sonsuza kadar cennet nimetlerinin içinde olacaktır.) Ey elçi, insanlara de ki: "(Gerçekleri) bilenlerle bilmeyenler bir değildir. Doğrusu ancak akıl sahipleri gerçekleri düşünüp öğüt alırlar."
Ayet: 10
Ey elçi, de ki: "(Allah şöyle buyuruyor:) Ey İslam'a inanan kullarım, Rabb'inizin emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakının. (Bu dünyada) iyi işler yapan kimselere (ahirette) iyilikler / cennet nimetleri vardır. (Ey İslam'a inananlar, şunu iyi bilin ki,) Allah'ın yeryüzü geniştir. (İslam'ı her yerde yaşayabilirsiniz.) Doğrusu (bu dünyada İslam için) sabırla dayanışarak hareket edenlere (ahirette) hesapsız (sonsuz) nimetler verilecektir."
Ayet: 11-16
Ey elçi, insanlara de ki: "Doğrusu ben yalnız gerçek dinin (İslam'ın) tek sahibi olan Allah'a samimiyetle ibadet etmekle ve İslam'a inananların öncüsü olmakla emrolundum. Eğer Rabb'ime karşı çıkarsam, korkarım ki, ben de büyük günün / kıyamet gününün cezasına uğrarım. Herkes şunu iyi bilsin ki, ben yalnız Allah'a samimiyetle ibadet ederim; çünkü O, dinimin (İslam'ın) tek sahibidir. Ey insanlar, (eğer ahirette sonsuza kadar cehennemde kalmak istiyorsanız,) Allah'tan başka dilediğiniz (puta / sahte ilaha) da ibadet edebilirsiniz. Doğrusu gerçekten kaybedenler (dünyada kaybedenler değil) ancak hem kendilerine hem de yakınlarına kıyamet günü kaybettiren kimselerdir. İşte, en büyük kayıp / zarar da budur." Ahirette İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin altlarında ve üstlerinde cehennem ateşinin katmanları olacaktır. Allah kullarını bu gerçekle korkutarak uyarır. Öyleyse ey kullarım, siz de emirlerime duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarımdan sakının.
Ayet: 17-20
Doğrusu Allah'a karşı azgınlaşanlara (yani Tâğut'a) ibadet etmekten uzak duran ve yalnız Allah'a gönülden yönelen kimselere müjdeler vardır. Öyleyse ey elçi, (böyle) kullarıma (cenneti) müjdele. Doğrusu onlar (yani İslam'a inananlar) her sözü dinlerler; ama sözün en güzeline (yani bu ilahi kitaba / Kuran'a) uyarlar. İşte onlar Allah'ın dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelttiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahibi olan kimselerdir. (Allah'ın) ceza emrine uğrayan kimselerin durumu ise kötü olacaktır. Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, sen cehennem ateşine girecekleri asla kurtaramazsın. Ama Rabb'lerinin emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimselere içlerinden ırmaklar akan cennetlerde üst üste (kat kat) yapılmış (cennet) konakları vardır. Doğrusu bu, Allah'ın (İslam'a inananlara) verdiği bir sözdür. Şüphesiz ki Allah ahiretteki buluşma sözünden dönmez.
Ayet: 21-22
Ey elçi, Allah'ın gökten yağmur yağdırdığını, onu akıtıp yönelterek yeraltındaki boşluklara doldurduğunu ve onunla farklı renklerde (çeşitli) bitkiler çıkardığını biliyorsun. Sonra da Allah'ın o bitkileri sarartıp (kuruttuğunu) ve onları çerçöp haline getirdiğini görüyorsun. İşte bunlarda akıl sahiplerinin düşünüp öğüt almaları için verilen ilah bir öğüt vardır. Doğrusu Allah'ın, kalbini İslam inancına açtığı herkes Rabb'lerinin (İslam) ışığıyla aydınlanır. Ama Allah'ın bu ilahi öğüdüne / Kuran'a karşı kalpleri katılaşmış olan kimselere (ahirette) yazık olacaktır. İşte onlar (yani İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler) apaçık / büyük bir sapkınlığın içindedir.
Ayet: 23-24
Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, sözlerin en güzeli (olan bu ilahi kitabı / Kuran'ı) tekrar tekrar okunan ve edebi sanatlarla bezenmiş bir kitap olarak indiren Allah'tır. (Bu ilahi kitap / Kuran okunduğunda,) Rabb'lerine karşı çıkmaktan korkan kimselerin tüyleri ondan ürperir. Daha sonra onların derileri ve kalpleri Allah'ın kitabına inanarak yumuşar. -İşte bu ilahi kitap / Kuran (önceki ilahi kitaplar gibi) Allah'ın dileyenleri (yani İslam'a inananları) onunla dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelttiği bir doğruluk rehberidir.- Doğrusu hiç kimse Allah'ın ısrarlı sapkınlıkları içinde bıraktığı kimseleri dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltemez. Doğrusu İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler kıyamet günü uğrayacakları kötü cezalardan kendilerini kurtaramayacaktır ve haksızlıkta / zulümde ısrar eden o zalimlere: "Yaptığınız kötülüklerin (cezasını) çekin!" denilecektir.
Ayet: 25-26
Doğrusu İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplardan önceki inkarcılar da gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu yalanladılar. Ama (Allah'ın cezası) onlara (bir anda) hiç beklemedikleri bir yerden gelip çattı. Böylece Allah onlara bu dünya hayatında alçalmayı tattırdı. Onların ahiretteki cezaları ise daha büyük olacaktır. Keşke insanlar gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu bir anlasalardı!
Ayet: 27-28
Doğrusu Biz insanlara (İslam'a inanmaları için) bu ilahi kitapta / Kuran'da her çeşit örneği verdik. Umulur ki insanlar gerçekleri düşünüp öğüt alırlar. Biz bu ilahi kitabı / Kuran'ı ilk muhatap olan Araplar anlasınlar diye Arapça bir Kuran yaptık ve onda hiçbir çarpıklık bulundurmadık. Umulur ki insanlar Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakınırlar.
Ayet: 29
Ey insanlar, Allah (size) şu örneği vermektedir: Birbirleriyle çekişen ortakların sahip olduğu bir iş yerinde çalışan bir işçinin durumuyla, tek sahibi olan bir iş yerinde çalışan bir işçinin durumu bir olabilir mi? (Hayır! Öyleyse ey insanlar, 'Allah'a hamdolsun' demelisiniz. Ama (ne yazık ki) insanlardan birçoğu gerçekleri anlamak istemez.
Ayet: 30-35
Ey elçi, (bir gün) sen de öleceksin, İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler de ölecekler. Sonra hepiniz kıyamet günü Rabb'inizin huzurunda bir davanın karşı tarafları olacaksınız. Herkes şunu iyi bilsin ki, yalan uydurup Allah'a iftira eden ve kendilerine gelen doğruları yalanlayan kimselerden daha zalimi yoktur. Doğrusu İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler için en uygun ceza cehennemdir. Diğer yandan doğruyu (İslam'ı) ortaya koyan ve ona inanan kimseler ise (ahirette cennet ödülünü kazanacaktır.) Çünkü onlar Allah'ın emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimselerdir. Sonuçta onlara diledikleri (her nimet) Rabb'leri tarafından lütfedilecektir. İyi işler yapanların ödülü böyle (güzel) olacaktır. Böylece Allah onların yaptığı kötü şeyleri örtecek ve onları yaptıklarının en iyisine göre ödüllendirecektir.
Ayet: 36-37
Doğrusu Allah bu kuluna (elçisine) yeter. Ey elçi, putperest / müşrik Araplar (güya) seni Allah'tan başkalarıyla korkutuyorlarmış(!) Doğrusu hiç kimse Allah'ın ısrarlı sapkınlıkları içinde bıraktığı kimseleri dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltemez. Allah'ın dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelttiği kimseleri ise hiç kimse saptıramaz. Şüphesiz ki Allah en üstündür ve günahta ısrar edenlere hak ettikleri cezayı verendir.
Ayet: 38-40
Ey elçi, putperest / müşrik Araplara: "Gökleri ve yeri yaratan kimdir?" diye sorarsan, onlar sana: "Allah" diyecektir. Ey elçi, onlara de ki: "Bir düşünün bakalım, eğer Allah bana bir zarar vermek isterse, sizin Allah'tan başka dua (ibadet) ettiğiniz putlar / sahte ilahlar Onun bana vereceği zararı asla giderebilir mi? (Hayır!) Yine eğer Allah bana bir rahmet lütfetmek isterse, onlar Onun bana lütfedeceği rahmeti tutup engel olabilirler mi? (Asla!) Şüphesiz ki Allah bana yeter. Artık güvenip dayanmak isteyenler yalnız Allah'a güvenip dayanmalıdır. Ey toplumum, siz elinizden geleni yapın; ben de görevimi yapıp sizi İslam'a davet edeceğim. Sonuçta alçaltıcı cezanın kime geleceğini ve kimin kalıcı (sonsuz) cezaya uğrayacağını anlayacaksınız."
Ayet: 41
Ey elçi, herkes şunu iyi bilsin ki, Biz bu ilahi kitabı / Kuran'ı sana -insanların (iyiliği) için- gerçeklerle indirdik. Öyleyse her kim dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yönelirse, bu, onun kendi yararına olur; her kim de dosdoğru yoldan / İslam'dan / doğruluktan saparsa, bu, onun kendi zararına olur. Ey elçi, sen onların (yaptığı yanlışları) savunacak değilsin.
Ayet: 42
Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, (size sahip olduğunuz canı veren ve) ölüm anında canınızı alan Allah'tır. Doğrusu Allah yaşayan kimseleri de uykularında (bir çeşit ölüm haline) sokar. Böylece Allah ölmesine hüküm verdiği kimseleri (ölüm halinde) tutar; diğerlerini ise belli bir süreye (ölüm vaktine) kadar (bu dünyada yaşamaya) gönderir. İşte bunda düşünüp öğüt alan kimselere bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 43-45
Doğrusu putperest / müşrik Araplar Allah'tan başka (putları / sahte ilahları) destekçiler / şefaatçiler olarak kabul ettiler. Ey elçi, onlara de ki: "(Nasıl olur da) hiçbir güce ve akla sahip olmayan putların / sahte ilahların (ahirette size yardım edebileceklerine inanırsınız ki! Olamaz!) Şüphesiz ki Allah tüm desteklerin / şefaatlerin sahibidir. Şüphesiz ki Allah göklerin ve yerin tek hükümranıdır. Sonuçta hepiniz ahirette Allah'ın huzuruna döndürülüp (tüm yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.)" Doğrusu ahirete / ahiretteki hesaba inanmayan putperest / müşrik Arapların kalpleri -Allah tek ilah olarak anıldığında- nefret duymaktadır; -Allah'tan başkaları (yani putlar / sahte ilahlar) anıldığında ise sevinmektedir.
Ayet: 46-48
Ey elçi, de ki: "Ey gökleri ve yeri yoktan var edip yaratan ve görülen-görülmeyen her şeyi en iyi bilen Allah'ım, Sen kullarının (İslam'dan) ayrılığa düştüğü konularda (kıyamet günü) hüküm vereceksin." Herkes şunu iyi bilsin ki, haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimler kıyamet gününün kötü cezasından kurtulmak için yeryüzündeki her şeyi ve bir o kadar daha feda etseler bile, (onlardan asla kabul edilmeyecektir.) Sonuçta (ahirette) Allah tarafından onların karşısına hiç hesap etmedikleri şeyler çıkarılacaktır. Böylece onların karşısına yaptıkları kötülükler çıkarılacak ve onlar alaya aldıkları cezayla kuşatılacaktır.
Ayet: 49-52
Doğrusu İslam'ı inkar eden insanlar bile başlarına bir sıkıntı geldiğinde Bize dua ederler. Sonra Biz o sıkıntıyı bir rahmetimizle / lütfumuzla değiştirdiğimizde, bazıları: "Bu lütuf bana (Allah tarafından değil) sadece kendi bilgim sayesinde verildi." derler(!) Doğrusu bu (dünya hayatı) bir sınavdır. Ama (ne yazık ki) insanlardan birçoğu gerçekleri anlamak istemez. Doğrusu İslam'ı inkar eden putperest / müşrik Araplardan önceki inkarcılar da benzer sözler söylediler. Sonuçta kazandıkları şeyler onları (cezadan) kurtaramadı ve onlar yaptıkları kötülüklere uğradılar. Aynı şekilde putperest / müşrik Araplardan haksızlıkta / zulümde ısrar eden zalimler de yaptıkları kötülüklere uğrayacaktır. Çünkü hiç kimse Allah'a engel olamaz. Onlar Allah'ın (bu dünyada bir sınav olarak) verdiği nimetleri dilediğine bol, dilediğine ise belli bir ölçüde verdiğini anlamadılar. İşte bunda İslam'a inananlara bildirdiğimiz nice gerçekler vardır.
Ayet: 53-59
Ey elçi, de ki: "(Allah şöyle buyuruyor:) Ey kendi aleyhlerine aşırıya gitmiş (yani günah işlemiş) olan kullarım, sakın Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin (ve hatadan dönüp / tövbe edip kendinizi düzeltin.) Doğrusu Allah (hatadan dönüp / tövbe edip İslam'a inananların) tüm günahlarını bağışlar." Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır ve en merhametlidir. Öyleyse (Allah'ın) cezası size gelmeden önce Rabb'inize gönülden yönelin ve Ona gönülden teslim olup İslam'ı kabul edin. Yoksa ahirette yardımsız / çaresiz kalırsınız. O ceza bir anda ve hiç beklemediğiniz bir yerden başınıza gelmeden önce Rabb'inizden size lütfedilen şeylerin en iyisi olan bu ilahi kitaba / Kuran'a uyun. Sonuçta İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerden her biri: "Allah'ın huzurunda aşırıya gittiğim (günahta ısrar ettiğim) ve gerçekleri / İslam'ı / doğruluğu alaya aldığım için bana yazıklar olsun!" diyecektir veya "Keşke Allah beni (zorla) dosdoğru yola / İslam'a / doğruluğa yöneltseydi, o takdirde ben de Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranıp yasaklarından sakınanlardan olurdum." diyecektir. Yine onlar (ahiretteki) cezayı gördüklerinde: "Keşke bana dünyaya bir defa geri dönme fırsatı verilseydi, o takdirde ben de iyi işler yapanlardan olurdum." diyecektir. Allah da onlara: "Bildirdiğim gerçekler size (dünyadayken) gelmişti; ama siz onları yalanladınız ve büyüklük taslayıp İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerden oldunuz. (Öyleyse şimdi / ahirette cezanızı çekeceksiniz.)" diyecektir.
Ayet: 60-63
Ey elçi, kıyamet günü Allah hakkında yalan uyduran kimselerin yüzlerini mosmor göreceksin. Doğrusu İslam'ı ısrarla inkar edip büyüklük taslayanlar için en uygun ceza cehennemdir. Diğer yandan Allah, Onun emirlerine duyarlıca sorumlu davranan ve yasaklarından sakınan kimseleri ise -onlar dünya sınavını kazandıklarından- (ahirette cennet nimetleriyle ödüllendirecektir.) Böylece ahirette onlara hiçbir kötülük dokunmayacaktır ve onlar asla üzülmeyecektir. Ey insanlar, şunu iyi bilin ki, her şeyin tek yaratıcısı ve savunucusu Allah'tır. Doğrusu Allah göklerin ve yerin anahtarlarının (yani hükümranlığının) tek sahibidir. Sonuçta Allah'ın bildirdiği gerçekleri ısrarla inkar eden kimseler ise (ahirette) zarara uğrayıp kaybedecektir.
Ayet: 64-70
Ey elçi, putperest / müşrik Araplara de ki: "Ey cahiller / gerçeği bilmeyenler, siz bana Allah'tan başkasına ibadet etmeye mi emrediyorsunuz? (Olamaz!)" Doğrusu Allah sana ve senden önceki elçilere şu (temel ilkeyi) vahiy etmiştir / bildirmiştir: "Eğer Allah'a ortak koşarsan, tüm yaptıkların boşa gider ve ahirette kaybedenlerden olursun. Ey elçi, yalnız Allah'a ibadet et ve (daima) Ona şükredenlerden ol." (Ne yazık ki putperest / müşrik Araplar) Allah'ın yüceliğini doğru değerlendirmediler. Ama kıyamet günü yeryüzü tümüyle Onun avucunda / kontrolünde olacaktır ve gökler Onun gücüyle bükülüp yok edilecektir. Doğrusu Allah putperestlerin / müşriklerin Ona ortak koştuğu şeylerden uzaktır ve çok yücedir. O gün Sur borusuna üflenecek ve o an -Allah'ın diledikleri dışında- göklerde ve yerde bulunan herkes düşüp ölecektir. Sur borusuna ikinci defa üflenince ise herkes hemen dirilip kalkacak ve tüm yaptıklarından hesaba çekilmek için bekleyecektir. O gün yeryüzü Rabb'inin (İslam) ışığıyla aydınlanacak, amel defterleri ortaya konulacak, tüm peygamberler ve şahitler (ilahi mahkemeye) getirilip insanlar arasında gerçeklerle hüküm verilecektir ve hiç kimseye hiçbir haksızlık edilmeden herkese tüm yaptıklarının karşılığı tam olarak verilecektir. Doğrusu Allah herkesin neler yaptığını en iyi bilendir.
Ayet: 71-72
O gün İslam'ı ısrarla inkar eden kafirler bölükler halinde cehenneme götürülecektir. Onlar oraya varınca, cehennemin kapıları açılacak ve cehennemde görevli olan melekler onlara: "Aranızdan size Rabb'inizin bildirdiği gerçekleri okuyup aktaran ve sizi bu buluşma gününüz hakkında uyaran elçiler gelmediler mi?" diyecektir. Onlar da: "Evet, geldiler." diyecektir. Ama (iş işten geçtikten sonra gerçeği anlamanın onlara hiçbir yararı olmayacaktır ve Allah'ın) ceza emri İslam'ı ısrarla inkar eden kafirlerin üzerinde gerçekleşecektir. O vakit onlara: "(Şimdi) sonsuza kadar kalmak üzere cehennemin kapılarından girin." denilecektir. Herkes şunu iyi bilsin ki İslam'ı ısrarla inkar edip büyüklük taslayanlar için en uygun ceza olan cehennem çok kötü bir yerdir.
Ayet: 73-74
O gün İslam'a inananlar da bölükler halinde cennete götürülecektir. Onlar oraya vardığında cennetin kapıları açılacak ve cennetin görevlileri onlara: "Selam / esenlikler üzerinize olsun. Siz dünyadayken iyi işler yaptınız. Şimdi sonsuza kadar yaşamak üzere cennetin kapılarından girin." diyecektir. Cennete giren kimseler: "Verdiği sözü gerçekleştirip -dilediğimiz gibi yerleştiğimiz- bu cennet yurdunu bize bırakan Allah'a hamdolsun diyecektir. Doğrusu düzeltici / iyi işler yapanların ödülü (cennet) çok güzeldir.
Ayet: 75
Ey elçi, (o gün) meleklerin (gökleri ve yeri kuşatan) Arş'ın etrafında dönüp Rabb'lerinin yüceliğini hamd ile anarak hareket ettiği görülecektir. (İşte o gün) insanlar arasında gerçeklerle hüküm verilecektir ve (İslam'a inananlar tarafından): "Tüm varlıkların Rabb'i olan Allah'a hamdolsun." denilecektir.